Logo

Dönemin temel önemde ihtiyacı: Savaşçı ruh ve kimliği güçlendirmek!


İçinden geçmekte olduğumuz tarihsel dönemde, özellikle içinde bulunduğumuz coğrafyada çelişkiler hızla derinleşiyor. Savaş ve saldırganlık politikaları ile Ortadoğu haritası yeniden şekillenirken, ülkede de çok yönlü bunalım derinleşiyor, faşist baskı rejimi daha da tahkim ediliyor. Reformizmin beslediği parlamenter hayallerin de etkisiyle 1 Kasım seçim sonuçlarının ilerici kesimlerde yarattığı karamsarlıktan güç alan sermaye devleti her geçen gün daha da pervasızlaşıyor.

Böyle bir atmosfer öte yandan yeni toplumsal patlamaları da mayalamaktadır. Dolayısıyla, bunalım ve savaşlarla karakterize olan içinden geçtiğimiz süreç, “devrime hazırlık” sorununu yakıcı bir ihtiyaç haline getirmiş bulunmaktadır. Dönemin devrimci görevi, sınıfı devrime kazanmak çabasıyla birlikte devrimci örgütü güçlendirmek, kadrolarımızı ihtilalci bir ruh ve bakışla donatmak, buna uygun bir şekilde konumlanmaktır.

Partinin ideolojik-sınıfsal kimliğinin maddi olarak hayat bulduğu yer devrimci örgüttür. Komünist hareketin küçük-burjuva geleneksel sol hareketten kopuşuyla birlikte devrimci teori, devrimci sınıf ve devrimci örgüt, partinin üç temel saç ayağı olarak ele alınmıştır. Siyasal yaşama adım attığı andan itibaren devrimci bir örgütü inşa etmeyi hedefleyen komünistler, ilke ve amaçların birliği anlamına gelen tüzüğe dayalı yaşamın önemini vurgulamışlardır. Devrimci örgüt ve kadro sorunları her dönem tartışmalara konu edilmiş, yaşanan zaaflara ve zayıflıklara müdahale edilmiştir. Yılları bulan bir emek ve çabayla devrimci bir parti kültürü, gelenekleri, değerleri ve normları yaratılmıştır. Bugüne kadar ihtilalci örgüt ve kadro sorunları pek çok değerlendirme ve tartışmanın konusu olmuş, bunların üzerine söyleyecek esasa ilişkin bir şey kalmamıştır. Zayıflıklar ancak devrimci tutarlılıkla aşılacak, bugüne kadar yaratılan kültür, değerler, gelenekler de kuşkusuz sınıfı devrimcileştirme çabası içinde gelişecek ve yerleşecektir.

Savaş ve saldırganlık politikalarının alabildiğine tırmandırıldığı, gerici faşist rejimin tahkim edildiği ve solun da boylu boyunca düzene kapaklanmış bulunduğu bir süreçte, ihtilalci devrimci örgüt bilincini güçlendirmek büyük bir önem taşımaktadır. Elbette bunun çok yönlü boyutları var. Her türlü donanımdan konumlanmaya kadar... Bütün bunların gerektirdiği adımları atarken, beraberinde buna uygun bilinç, kimlik ve ruhu daha da güçlendirmek durumundayız. Devrimci örgütün çelikten disiplinini ve sarsılmaz iradesini hakim kılabilmek için, bu alandaki tüm zayıflıklara ve zaaflara ilgili zeminlerde güçlü müdahaleleri gerçekleştirmek zorundayız.

Yer yer kimi çalışma alanlarımızda, özellikle eylemli süreçlerde, “başına buyruk”, anarşizan davranışlar, kişisel eğilimlere göre hareket, inisiyatif tanımama vb. davranış biçimleri sergilenebilmektedir. Devrimci örgütsel kimlikteki zayıflığın bir yansıması olan bu tür davranış biçimleri, kolektif ruh ve bilinçten uzaklığı ve parti çizgisinin özümsenemediğini göstermektedir.

Komünistler olarak hiçbir zaman örgütsel sorunlara kendi içinde müdahale gibi bir bakışımız olmadı. Sorunu her zaman parti çizgisinin hayata geçirilmesi, bu çerçevede politik görev ve sorumluluk ilişkisi içinde ele aldık. Dolayısıyla, devrimci örgüt bilinci, disiplini ile parti çizgisinin içselleştirilmesi bütünselliği içinde, ilgili örgütsel zeminlerde zaaf ve zayıflıklara yüklenilmesi bir ihtiyaçtır.

Zira masum ya da basit gibi görünen kimi davranış ve tutumlar ihtilalci bir örgütü hiç de küçümsenemeyecek olumsuz sonuçlarla karşı karşıya bırakabilecek bir mahiyet taşıyabilmektedir. Sergilenen zaafiyetler iç ilişkilerde yıpranmaya yolaçabilmekte, manevi-ruhsal birliği, kolektif iradeyi, hatta güven ilişkilerini zayıflatabilmekte, daha ciddi zayıflıklar  ise örgütsel güvenliği riske atan sonuçlar yaratabilmektedir.

Savaşçı bir örgütte disiplin, irade, ciddiyet esastır. Devrimci örgütsel işleyiş, parti tarafından bir karar iletildiğinde, tartışılmasına ihtiyaç duyulan yanları olsa bile, öncelikle bu kararın uygulanmasını gerektirir. Kararın tartışılması sonraya bırakılır. Güllük gülistanlık bir ortamda çok da sorun oluşturmayacak meseleler, buna uygun davranış biçimlerinin geliştirilmediği kritik anlarda devrimci örgütü ciddi sonuçlarla karşı karşıya bırakabilir.

Eğer devrimci bir savaş örgütü olmaktan, içinden geçtiğimiz ve giderek daha da keskinleşecek süreci göğüslemekten, dahası devrimci iktidarı hedeflemekten bahsediyorsak, bu tür zayıflıkların ve kusurların üzerine kararlılıkla ve ciddiyetle gitmek zorundayız.

Kimi zaaf ve zayıflıklar açık ki boşluklarda hayat bulabilmektedir. Örgütsel işleyişi güvencelediğimizde, sağlam bir örgütsel irade, disiplin ve bu temelde inisiyatifi hakim kıldığımızda, örgütsel denetimi sağladığımızda, kişiselliğin ve keyfi tutumların boy vereceği zeminleri ortadan kaldırmak da kolaylaşacaktır.

Bir kez daha vurgulamalıyız ki, kadro sorunlarını kendi içinde örgütsel müdahalelerle değil, devrimci örgütsel işleyişle, devrimci siyasal faaliyet, sınıf çalışması ve buna uygun bir çalışma tarzı ile birlikte ele almalıyız. Değişim ve dönüşümün öncelikli olarak devrimci sınıf zemininde olacağını bilerek, sınıfı devrimcileştirmek çabası içinde sınıf devrimciliğini güçlendirmeliyiz.


Üste