Logo

Partinin önderlik düzeyi güçlü yerel örgütlerde somutlanabilir!


Partinin önderlik düzeyi güçlü yerel örgütlerde somutlanabilir!

Parti bir önderlik düzeyidir. Belirlenmiş stratejik yönelim, bu temelde oluşturulan ideolojik-politik platform, bu platforma yön verecek örgütsel yapı, örgütsel yapının şekillendireceği sosyal-kültürel değerler sistematiği, bu değerler sistematiğinin bir sınıfın bağrında ete-kemiğe bürünmesi sorunu... Ve elbette bu alanların birbiriyle oluşturdukları diyalektik bütünlük...

Bunların toplamı partinin önderlik misyonunun gerçekleşme zemininin köşe taşlarını oluşturur. Parti başarılı bir önderlik pratiği sergileyebilmek ve toplumsal devrime yön verebilmek için bu köşe taşlarının bütünlüğünü gözeten bir tutum içinde davranır. Attığı bütün adımları stratejik yönelimine tabi kılar, dönemsel hedeflerini bu bakışla ele alır. Her düzeyde bu önderlik misyonunu yerine getirebilme kapasitesine ulaşma çabası gösterir.

Partinin önderlik düzeyi ve örgütsel cephe!

Partinin önderlik misyonunun bu çok yönlü diyalektik bütünlüğünün en önemli halkalarından birisi örgütsel cephedir. Parti önderlik misyonunu yerine getirecek yetkinliğe ulaşma çabası içerisinde, kendi bünyesinde de önderlik düzeyi yaratmak, bu düzeyi sistematik olarak geliştirmek zorundadır. MK’dan alt bölge komitelerine kadar her örgütsel platformun kendi içerisinde bir önderlik misyonu vardır ve bir bütünlüğü ifade eder. Partiyi oluşturan bu bütünlüğün toplamıdır. Yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya doğru birbirini sürekli olarak etkiler. Partiyi canlı bir organizma olarak tanımladığımız yerde, bu canlı organizmanın bütünlüğünü sağlayan parçaların önderlik vasfının gelişimi tayin edici önemdedir. Burada alınacak mesafe partinin önderlik misyonunun da başarıyla yerine getirilmesini sağlayacaktır.

Bu konuda öncelikle tartışılması gereken kuşkusuz yerel örgütlerdir. Yerel örgütler partinin önderlik misyonunun kitlelerle buluşma zeminidir. Parti ideolojik-politik hattını, şiarlarını ancak yerel örgütleri üzerinden kitlelerle buluşturabilir. Kendi gelişimini her yönüyle ancak buradan doğru sağlayabilir. Bunun için yerel örgütler, partinin önderlik misyonunun başarıyla somutlanabilmesi için kritik bir konumundadır. Partinin bütünsel önderlik düzeyinin organik bir parçası olarak yerel örgütlerin önderlik planında alacağı mesafe, partinin yolunu hangi hızla ve güçlü yürüyeceğini belirleyecektir.

“Parti, sınıf, devrim!” ve siyasal-örgütsel adımlarımızın yönü

Burada amacımız bir takım genel belirlemeleri yinelemek değil elbette. Ancak “Parti, sınıf, devrim!” şiarını yükselttiğimiz bir evrede, bu belirlemelerin altının döne döne çizilmesinin yakıcı bir ihtiyaç olduğu, attığımız her adımda bize yön vereceği akıldan çıkartılmamalıdır. “Parti, sınıf, devrim!” şiarımızın diyalektik bütünlüğü tüm siyasal-örgütsel adımlarımızın yönünü verir bize. Kurulu burjuva düzeni alaşağı edecek, toplumsal devrime kilitlenmiş, ideolojik, politik ve örgütsel tüm enerjisini buna hasretmiş, gündelik yaşamın boğuculuğuna takılmayan ama günün olanaklarını en iyi biçimde değerlendirmesini bilen bir parti puslu havada yolunu bulabilir. Bu gerçek içerisinden geçtiğimiz bu tarihi evrede özellikle önemlidir. Marksist-Leninist ideolojiyi kavramamış, buna uygun bir sınıfsal yönelim ve tutum alamamış, buna uygun bir örgütsel şekilleniş ve pratik sergileyememiş olanların reformizmin batağına boylu boyunca uzandıkları gerçeği orta yerde durmaktadır.

“Parti, sınıf, devrim!” şiarı partinin önderlik misyonunun nesnel karşılığıdır. Bu şiarın kitlelere nüfuz etmesini sağlayacak olan yerel örgütlerdir. Yerel örgütlerimizin partinin bütünsel önderlik misyonu içerisinde önderlik görevlerini yerine getirebilecek gelişimi yaşamaları sayesinde ete-kemiğe bürünebilecektir.

Toplumsal devrim nasıl ki ideolojinin yön verdiği pratik bir süreç ise, partinin önderlik misyonunun işçi sınıfı içerisinde güçlenebilmesi de o ölçüde pratik bir süreçtir. Bu süreç belirli evrelerde deneyimler kazanılarak, sindirilerek ve elbette birikimlere yaslanarak geçirilmek zorundadır.

Halihazırda parti tüm zayıflık ve eksikliklerine bu gözle bakmakta, politik çalışmasını bu bakışla şekillendirmekte, örgütsel adımlarını bu çerçevede atmaktadır. Yerel örgütlerine müdahalesini de bu zemin üzerinden gerçekleştirmektedir. Toplumsal atmosferin geriletici ve sınırlayıcı etkisine rağmen, buna takılmadan yolunu yürümekte, kendini geleceğe hazırlamaktadır.

Partinin önderlik misyonunu kavramış yerel örgütler!

Öncelikle partinin önderlik misyonunun diyalektik bütünlüğü yerel örgütler tarafından kavranıp bilince çıkartılabilmelidir. Bu da kadrolarımızın buna uygun bir ideolojik eğitimini, sınıf çalışması pratiği içinde ve doğru örgütsel zeminlerde gelişim sürecini gündeme getirmektedir. Partinin önderlik misyonunu her yönüyle kavramış örgütler ancak bu misyonu yerine getirebilecek bir pratik-politik çalışmanın yürütücüsü olabilirler. Değilse, dönemsel başarılar elde edilse bile, tekrar başa dönmekten kurtulamayacak bir zemin ortaya çıkartır. Gündelik çalışmaya hapsolan, tüm enerjisini buna akıtan bir yönelim kendini tüketir. Burada altı çizilmek istenen, yerel önderlik düzeyine ulaşabilmek için buna uygun bir stratejik bakışın, örgütsel hedeflerin ve politik çalışmanın belirlenebilmesi ve bütün bunların gündelik yaşamda hayata geçirilmesi için adım adım ilerlenebilmesidir.

Yerel örgütlerimizin önderlik misyonunu kuşanmaları ve bu misyonun yol göstericiliğinde yollarını yürümeleri gerekmektedir. Bu, saflarımızda devrimci iktidar bilincinin gelişmesini sağlayacağı gibi devrimci örgütsel bakışın kökleşmesi de olacaktır aynı zamanda. Yaşadığımız bir dizi zorlanmanın arkasında yatan sorunlar, bu bakışın oluşturulmasında yaşanan aksamalardan kaynaklanmaktadır.

Güçlü bir devrimci iktidar bilinci ve buna uygun bir örgütsel bakış oluşturulamadığında, bu bakış insanlarımız nezdinde ete-kemiğe büründürülemediğinde, kitlelerin karşısına tok bir tutumla çıkmamız da mümkün değildir. Partimizin ortaya koyduğu ideolojik-politik platformu, bunun süzgecinden geçirilerek oluşturulan dönemsel taktiklerimizi işçi ve emekçilere taşımakta, anlatmakta ve giderek onları bu taktikler etrafında birleştirebilmekte yeterince güçlü davranamayız. Israrlı ve sistematik bir faaliyetin bile çoğu zaman yeterince güçlü sonuçlar üretemediği bir dönemde bu ayrıca önem kazanmakta, adımlarımızı sağlam basabilmemizin de yegane yolu olmaktadır.

Devrimci iktidar bilinci ancak güçlü örgütsel zeminlerde kazanılabilir!

Devrimci iktidar bilinci, toplumsal devrimi temel stratejik hedef olarak önümüze koymak, bunun bilinciyle hazırlıklarımızı yapmak ve zamanı geldiğinde kitlelere devrimci önderlik pratiğini başarıyla yerine getirebilmektir. Bu bugünden buna uygun bir konumlanma, ısrarlı ve kararlı bir hazırlık demektir. Biz bugünden kitlelere önderlik misyonuyla hareket edebilen örgütsel zeminler yaratamadan, bugünün dar siyasal çalışması içerisinde müdahale ettiğimiz kişileri, alanları, bölgeleri temelde bu misyonun bilinciyle yoğrulmuş bir pratik içinde şekillendiremediğimizde, gelecekte misyonumuzu oynayabilecek bir birikimden de yoksun kalırız.

Bu bilincin oluşturulması ve somutlanması güçlü örgütsel zeminler yaratabilmekten geçmekte, pratik-politik faaliyetimizi bu zeminlerin şekillendireceği hat üzerinden gerçekleştirme zorunluluğunu karşımıza çıkartmaktır. Bugün parti sınırlı olanaklarla ve sınırlı güçlere yaslanarak yolunu yürümeye, kendine yeni olanaklar açmaya çalışmaktadır. Temel metinlerimizde döne döne güçlerimizin ideolojik-politik birikiminin zayıflığı belirtilmekte ve müdahalelerde bulunulmaktadır. Bu müdahalelerin güçlü sonuçlar üretebilmesi de yerel örgütlerimizin göstereceği inisiyatif ve doğru çalışma tarzını yerleştirmede gösterecekleri başarıyla doğrudan bağlıdır. Bu süreç yerel örgütlerimizin gelişimini ve çalışmanın derinleşerek ilerlemesini sağlayacaktır.

Güçlerimizin durumuna ve çalışmanın imkanlarına takılmadan her adımımızda devrimci örgütsel zeminimizi güçlendirecek, faaliyeti bu zeminler üzerinden yürütecek yönde davranmak zorundayız. Yerel örgütlerimizin önderlik misyonunu oynayabilmesinin pratik bir süreç oluşu işte bu durumda karşımıza çıkmaktadır. Kimi zaman yerellerde faaliyetin yürümesi adına, ya da güçlerin zayıflığı nedeniyle, bu örgütsel zeminler yeterince güçlü işletilememektedir. Bu kimi zaman faaliyet alanlarının temel birimlerinin işleyişinin aksaması olarak karşımıza çıktığı gibi, kimi zaman da herhangi bir kampanya sürecini örerken oluşturulan esnek bileşimlerin işletilememesi de olabilmektedir. Pratik faaliyetin aksamaması kaygısıyla örgütsel işleyiş ikinci plana itilmekte, kimi zaman ayaküstü tartışmalarla çalışma yürütülmeye çalışılmaktadır. Bu tablonun kendisi, birçok deneyimin gösterdiği gibi, faaliyetin aksamasına engel olamadığı gibi tersinden bizzat kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Yerellerde yürütülen çalışmanın güvenceye alınması ve sistematik bir gelişimin sağlanabilmesi ancak güçlü örgütsel işleyişlere yaslanılabilindiğinde mümkündür. Bu temel gerçeği önümüze koyduğumuzda, mevcut tablomuzda hiçbir biçimde örgütsel işleyişimizi aksatacak tutumlara girmememiz temel bir yerde durmaktadır.

Örgütsel zeminin birikimine yaslanan önderlik!

Örgütsel işleyişe dayanmayan bir çalışma, kendiliğindenci, dar pratik işlerle boğulan, giderek faaliyeti ve insanlarımızı tüketen bir tabloyu karşımıza çıkartmaktadır. Örgütsel zeminlerimizin güçlenmesini sakatladığı gibi, güçlerimizde devrimci örgütsel bakışın ve buna paralel olarak partinin önderlik misyonunun kavranamamasını getirmektedir. Çalışma kişilerin inisiyatifine indirgenmekte, günübirlik bakışın kökleşmesine yolaçmaktadır. Yerel örgütlerimizin partinin önderlik misyonunu kitleler içerisinde başarıyla yerine getirilebilmesi yerine “kişilere önderlik” pratiğini ortaya çıkartmaktadır. Elbette yerel örgütlerimizin yerelde bulunan tek tek güçlerimize başarılı bir önderlik gerçekleştirebilmeleri, doğru müdahalelerle kişileri ve çalışmanın gelişimini sağlamaları gerekmektedir. Ancak doğru olan, kişilere müdahalenin, kitlelere müdahalenin bir yolu, bunun bir ilk basamağı olarak değerlendirilmesi kaygısıyla yapılabilmesidir. Tüm zorlanmalara rağmen örgütsel zeminlerimizi ısrarlı ve kararlı bir tarzda işletebilme, güçlendirebilme çabasıdır. İdeolojik-politik tartışmalardan örgütsel sorunlara, güncel konulardan faaliyetin planlamasına kadar yerel çalışmanın kapsamına giren her türlü tartışma bu örgütsel zeminler üzerinden gerçekleştirilmeli, güçlerimizin ve faaliyetin muhatabiyeti kişilerden çıkartılarak örgütsel zeminlere oturtulabilmelidir.

Bu zemini doğru tarzda işletebildiğimizde, partinin önderlik misyonunun diyalektik bütünlüğünün yereldeki ayağı olmak konusunda adım atılabilecek, yerel önderlik düzeyine ulaşılabilecektir. Politik faaliyetin her düzeyinde ve alanında örgütsel zeminler hakim kılınabilecek ve gelişim bu zemin üzerinden sağlanabilecektir. Bu zeminleri işletmek, tek tek insanlarımızı geliştirdiği gibi örgütleri de güçlendirecektir. Partinin kadrolaşma konusunda yaşadığı sıkıntıların doğru tarzda aşılabilmesinin yolunu açacaktır. Bu çerçevede tüm parti faaliyetini daha ileri sıçratmak, yerel örgütlerin güçlendirilmesi ve organların bu zeminde işletilmesiyle, tüm kadrolarımızın ve militanlarımızın düşünsel yoğunlaşması ve pratik çabasıyla mümkün olacaktır.


Üste