Logo

Hatice Yürekli: Örnek bir kadın devrimci


Hatice Yürekli: Örnek bir kadın devrimci, onurlu bir devrimci yaşam

D. Rosarin

Dünya devrim tarihinde olduğu gibi yaşadığımız coğrafyada da nice kadın devrimci insanlığın kurtuluşu davası için mücadele vermiş, büyük bedeller ödemiştir. Özellikle kadın cinsinin ezilmişliğinin ağır bir biçimde yaşandığı bizim gibi ülkelerde kadın devrimcilerin örnek yaşamından öğrenmek önemlidir.

Partimizin kurucu üyesi Hatice Yürekli yoldaşın yaşamı da örnek alınması gereken onurlu bir yaşam olarak tüm öğreticiliğiyle önümüzde durmaktadır. Düzenin köleleştirici tüm zincirlerini koparıp kendini devrim davasına adamış bir kadın devrimci olarak Hatice yoldaşın yaşamından, kadın-erkek tüm devrimcilerin öğreneceği çok şey bulunmaktadır.

Hatice yoldaş, F tipi saldırısına karşı başlayan Ölüm Orucu direnişinin 182. gününde, 22 Nisan 2001’de devrimci yaşamını noktalarken, parti tarihimiz açısından önemli bir yere yerleşmiştir. Bu ülkenin devrimci mücadele tarihinde zindanlar her zaman için ayrı bir yerde olmuş, büyük direnişlerin mekânı haline gelmiştir. Böylesi destansı bir direnişte ölümsüzleşen Hatice yoldaşa, zindan direnişçiliğinin gereklerini yerine getirirken, siyasi poliste tereddütsüz direnirken, mahkemelerde siyasi savunma yaparken yolunu gösteren ise, “esasta komünist ideallere olan bağlılığı, işçi sınıfının tarihsel devrimci rolüne ve onun gerçek öncüsü olan komünist partisine güveni ve inancı” olmuştur.

Arkasında devrimci mücadelenin tüm sınanma süreçlerinden başarıyla geçmiş örnek bir yaşam bırakan Hatice yoldaşın bilincindeki bu açıklık ve berraklık, ondaki irade ve gücün kaynağıdır kuşkusuz. Bu irade ve güç sınıf düşmanıyla her karşılaşmasında ona bir zafer kazandırmıştır. “Bu bir irade savaşıydı ve onların yenilmekten başka alternatifleri yoktu”  diyen Hatice yoldaş, işkencecileri ininde yendiği deneyimlerinden birini şöyle anlatmaktadır:

“Orada bulunduğum süre zarfında üstünlük hep bendeydi. İşkenceyi belli bir yerde durdurmalarında benim başından itibaren takındığım kararlı tutumun belirleyici bir rolü oldu. En ufak bir taviz göremeyen düşman, çaresizlikle seansını bitirmek zorunda kaldı.”

Bir başka deneyiminde ise, “Onlar bu kokuşmuş düzenin birer zavallı bekçi köpekleriydiler. Ben ise onların karşısında bir işçi sınıfı devrimcisi, bir komünist olmanın onurunu taşıyan bir sıra neferiydim. Tutuklanıp cezaevine gönderilirken, bulunduğum saflara ve taşıdığım onura layık olmayı başarmanın mutluluğunu yaşıyordum. Zindan benim için yeni bir mücadele alanı olacaktı, bunu düşünüyor, kendimi buna hazırlıyordum.” diyordu.

O, “insanın insan tarafından sömürülmesine, üreterek yaşayan ezici çoğunluğun yaşamının bir avuç asalak burjuva tarafından yıkıma uğratılmasına, sistemin çürümüşlüğünün toplumu bir çöküşe götürmesine karşı olduğu ve barbarlık içinde çöküşün bir devrimle son bulması ve insanlığın eşit ve özgür bir toplumsal sistemde yaşaması gerektiğine” inandığı için devrimciydi.

Bundan dolayıdır ki, düzenin hücre saldırısına karşı başlatılan Ölüm Orucu direnişinde tereddütsüz gönüllü oldu. Çünkü bu saldırının ne anlama geldiğini biliyor ve Ulucanlar Davasındaki savunmasında düzenin temsilcilerinin yüzüne haykırıyordu:

“Bizler de hiçbir koşulda hücrelere girmeyi kabul etmeyeceğimizi, bunun devrimci siyasal kimliğimize dönük kapsamlı bir teslim alma projesi olduğunu söylüyor, ölmeyi tercih ederek, diri diri o tabutluklara girmeyeceğimizi ilan etmiş bulunuyoruz.”

Hatice yoldaş, Ölüm Orucu direnişine geçişte yapılan band takma töreninde yaptığı konuşmada ise, “Bugün direnişin kızıl bayrağı bizlerin ellerinde! Bu onura layık olmak, bayrağı hep yükseklerde dalgalandırarak, gerektiğinde onun rengini kanımızla daha da kızıllaştırmak boynumuzun borcu. Bizi teslim alabileceğini sananlar ne büyük bir yanılgı içerisinde olduklarını göreceklerdir. Devrim davasının yenilmezliği görkemli direnişimizle bir kez daha gösterilecektir sınıf düşmanına” derken, devrimci iradenin yenilmezliğinin altını bir kez daha çiziyordu. Bu iradeyle, direnişinin 182. gününde sınıf düşmanına karşı bedeniyle yürüttüğü bu savaşı da kazandı!

“Onurlu bir davanın taşıyıcıları olmak her şeyden daha baskın, açlıktan da, ölümden de” diyen yoldaş yine bir mektubunda bizlere, “Her zamankinden daha sıkı sarılalım görevlerimize, çünkü yarın bizimdir yoldaşlar!” diye seslenerek, mücadele bayrağını emanet ediyordu.

Ödenen hiçbir bir bedel boşa gitmiyor, harcanan her emek karşılığını buluyor. Kurucu üyesi olduğu partimiz bugün o ve onun gibi yoldaşların ödedikleri bedeller ve harcadıkları emeklerle 10. yılını geride bırakarak yoluna devam ediyor.  Devrim davası büyüyor, güçleniyor, yılgınları geride bırakarak, engelleri ve zorlukları aşarak... Hatice yoldaş tıpkı diğer şehit yoldaşlarımız gibi bugün de davamızı güçlü kılmaya devam ediyor. Bizlere umut oluyor, güç aşılıyor. Biliyoruz ki, Hatice yoldaş şahsında şehit yoldaşlarımızdan öğrenerek “milyonlarca işçi ve emekçinin haklı davası” uğruna verdiğimiz mücadeleyi ileriye taşıyacağız.

Her zamankinden daha sıkı görevlerimize sarılmak, her zamankinden daha çok kendimizi adamak, kendimizi geliştirmek, yenilenmek ve eğitmek, her zamankinden daha fazla cüret etmek ve başarmak, tereddütsüz ve güvenle kendimizi partiye bırakmak… Hatice yoldaşı anmak, anlamak ve yaşatmak bu demektir.


Üste