Logo
< Demokratik merkeziyetçilik ilkesi

Parti hücresi


Partimizin tüzüğü üzerine/9

Parti hücresi

 

(lll. Bölüm/9. madde)

H. Fırat

“Partinin Temel Organları” başlıklı III. Bölümün son maddesi (9. madde), partinin temel örgütsel birimi olan “Hücre” üzerine:

“9) Hücre:

“a) Hücre partinin temel örgütsel birimidir. Fabrika ve işletmeler başta olmak üzere parti çalışmasının gerektirdiği tüm öteki birim, kurum ve alanlarda oluşturulur.

“b) Hücre bir üst organ tarafından en az üç en fazla yedi üye ve aday üyeden oluşturulur. Hücre kendi sekreterini kendisi seçer. Aday üyeler hücre sekreteri olamazlar.

“c) Hücre partinin işçi sınıfı ve emekçilerle bağını kuran temel örgütsel birimdir. Bulunduğu birim ya da alanda partinin işçilere ve emekçilere yönelik çalışmasını yürütmekle yükümlüdür. Parti çizgisini, karar ve direktiflerini uygulamak; kitleleri parti çizgisine ve devrim mücadelesine kazanmak için sistematik bir propaganda, ajitasyon ve örgütleme faaliyeti yürütmek, bunun araçlarını ve olanaklarını yaratmak, parti hücresinin temel görevidir.

“e) Hücreler kendi faaliyetleri ile ilgili olarak her ay bağlı bulundukları yönetici organa yazılı rapor vermekle yükümlüdürler. Bu raporların bir örneği geciktirilmeksizin MK’ya da iletilir.”

Hücre: Partinin temel örgütsel birimi

“Hücre partinin temel örgütsel birimidir”, bu hücreye ilişkin temel tanımdır. Hücre partinin en alt örgütsel birimidir, bu anlamda da tabanı ve temelidir. Hücrenin daha altında parti örgütü yoktur, olamaz. Hücre partinin örgütsel sınırıdır; buradan ötesi partinin dışıdır, çalışma komitesi ya da grubu türünden partinin en yakın çeper örgütlerinin başladığı alandır.

Partinin temel amacı ve misyonu kitlelere ulaşmak, onlarla güçlü bağlar kurmak, onlara güven vermek, kucaklamak ve mücadele içerisinde seferber etmektir. Bu ise ancak, esas olarak üretim ve hizmet alanlarında konumlanan/yaratılan örgütsel parti birimleriyle, yani hücrelerle, en iyi, amaca en uygun biçimde başarılabilir. Hücre bunu sağlayan temel örgütsel birim olduğundan dolayıdır ki parti örgütlenmesi ve çalışmasının temelidir.

Hücre, partinin kitlelere fizik anlamda dolaysız olarak ulaşabildiği, onlarla doğrudan temasa geçebildiği biricik örgütsel birimdir. Partinin tüm öteki örgütleri, partideki örgütsel hiyararşiyi oluşturur. Onlar temelde yönetici örgütlerdir; kitlelere ulaşmanın dayanağı olan güç ve olanakları planlayıp yöneten, partinin taktiği ve çalışma planı çerçevesinde bunları seferber eden, partinin yerel ya da (MK sözkonusu olduğunda) genel çalışmasını çekip çeviren üst örgütlerdir. Parti tüzüğünde tanımlanan temel organlar/örgütler içerisinde yalnızca parti hücresi kitlelerle dolaysız ilişki alanını ve konumunu ifade eder.

“Fabrika ve işletmeler başta
olmak üzere...”

 Tüzüğümüz partinin temelini oluşturan bu örgütsel birimin kurulabileceği alanları tanımlarken, “fabrika ve işletmeler başta olmak üzere” diye söze başlıyor. Bu partinin devrimci siyasal mücadele anlayışından çıkan temel bir sonuçtur. Partimiz işçi sınıfının devrimci partisidir; işçi sınıfını temel almakla kalmaz, onun en iyi, amaca en uygun biçimde ancak üretim birimleri üzerinden, fabrika ve işletmeler üzerinden kucaklanabileceği gerçeğinden hareket eder.

İşçi sınıfının gücü ve mücadele yeteneği, tümüyle üretim içindeki yerinden gelir. İşçilerin birleşme ve mücadele kapasiteleri, örgütlenme ve mücadele disiplini yeteneği, üretim birimleri, fabrika ve işletmeler üzerinden ortaya çıkar. Bu nedenle sınıfın devrimci partisi işçi kitlelerini bu temel üzerinden kucaklama yoluna gitmelidir ve bu temel amaç çerçevesinde parti örgütlenmesinin temeli olan hücreyi de, öncelikle ve esas olarak burada, üretim ve hizmet birimlerinde, fabrika ve işletmelerde örgütlemelidir.

Artı, “parti çalışmasının gerektirdiği tüm öteki birim, kurum ve alanlarda oluşturulur” diye devam ediyor ilgili hüküm. Bir mahallede, okulda ya da askeri kışlada da parti hücresi kurabilirsiniz, sözkonusu alan ya da birimde parti çalışması yürütmek üzere. İşçi sınıfının temel alınması ilkesine bağlı olarak fabrika ve işletmeler başta olmak üzere, parti çalışmasının gerektirdiği her alan ya da birimde parti hücresi örgütlenebilir, örgütlenmelidir de.

Bu sorun parti tüzüğümüzün 12. maddesinde ayrıca, ilkesel bir çerçeve olarak, ortaya konulmaktadır. “Türkiye Komünist İşçi Partisi, üretim ve bölge esasına göre örgütlenir” ifadesiyle başlayan sözkonusu madde, şu hükümle devam etmektedir: “Partinin temel örgütleri fabrika, işletme ve hizmet kurumları esasına göre kurulan hücrelerdir.” (IV. Bölüm). Bunun üzerinde daha sonra ayrıca durulacak, aradaki bağlantı nedeniyle, burada geçerken hatırlatmış oluyorum.

Parti kitlelere dolaysız olarak
hücreler üzerinden ulaşır

Partinin kitlelerle doğrudan yüzyüze kaldığı örgütsel düzey hücre örgütlenmesidir. Parti kitlelere dışardan ve genel planda, tüm ülke düzeyinden ya da yerel il düzeyinden de hitap eder. Ama bunun etkili bir biçimde kitlelere taşınması, gene hücrelerin faaliyeti üzerinden gerçekleşir. Bu olmaksızın partinin seslenişi kitleler için gerçekten yalnızca dışardan ve genel bir düzeyde kalır. Kendi başına etkili olmaz ve somut pratik karşılığını bulamaz, ya da gereğince bulamaz. Parti MK’sı doğrudan kitlelere seslenen popüler bildiriler ve çağrılar yayınlayabilir. Ama bunları kitlelere en etkili sonuçlar verecek biçimde taşımak da gerekir. Bunu ise ancak, kitlelerle dolaysız ilişki konumunda olan hücreler gerçekleştirebilir.

Bir parti, içinde bulunduğu örgütsel darlıktan dolayı, yani henüz birim hücrelerine sahip olmadığı için, bu işi başka biçimlerde gerçekleştirmek durumunda da kalabilir. Ama bu partinin örgütsel gelişme düzeyi ile ilgili özel ve geçici bir durum örneğidir. Meseleyi örgütsel gelişmenin sınırlılıkları içerisinde değil, fakat kitlelerle ilişkinin dolaysız örgütsel birimi olarak hücrelerine kavuşmuş bir parti üzerinden ele almak ve hızla bu gelişme düzeyine ulaşmak için çabalamak durumundayız.

Parti tüzüğünde tanımlanan bütün öteki organlar politikayı saptamak, güçleri çekip çevirmek ve yönlendirmekle görevlidirler, bunu yaparlar, demiştim daha önce. Kitleleri etkileyip kazanacak, onlarla sağlam ve kalıcı bağlar kurabilecek, yeri ve zamanı geldiğinde harekete geçirecek olan ise taban örgütleri, yani parti hücreleridir. Fabrikada, işletmede, emekçilerin bulunduğu tüm öteki kurum ve alanlarda, kitlelere hücreler üzerinden ulaşabilir bir parti. Okulda öğrenci kitlesine, kamu kurumlarında kamu emekçilerine, bir hastahanede sağlık çalışanlarına, kışlada erlere ilgili birimdeki parti hücreleriyle ulaşabilirsiniz. Hücrenin partinin temel örgütü olması gerçeği buradan gelir, bunu ifade eder.

Hücreler, kitlelerin bizzat içinde, üretim ve yaşam alanlarında, eğitim alanlarında, hizmet alanlarında, yani bizzat kitlelerin bulunduğu alanda kurulan örgütlerdir. Bundan dolayı sadece partinin tabanını oluşturmakla kalmazlar, temelini de oluştururlar. Eğer hücreleri yoksa, parti büyük ölçüde bir propaganda örgütüdür. Kitlelere elbetteki gene hitap eder, ama bu sınırlı kalır, gerekli etkiyi yaratmaz, kitleleri doğrudan kucaklamaz, onları dolayız olarak eyleme çekmeyi ise zaten başaramaz. Bildirileriniz kitlelere bir biçimde gene ulaşır, ama oluşacak etkiyi devşirecek kollara sahip değilseniz, bu kalıcı bir sonuç yaratmaz. Kollar ise taban örgütleri, yani hücrelerdir. Hücre öncesi örgütler olarak çalışma gruplarıdır, çalışma komiteleridir, öteki sempatizan çeper örgütleridir.

Parti örgütsel temelini
 hücrelerde bulur

Bu açıdan, hücre tabanına oturmamış bir parti, henüz kendi örgütsel temelini bulamamış demektir. Ve yerel bir alanda partinin gelişip güçlenmesi de, temelde hücrelerin çoğalıp yaygınlaşmasından başka bir şey değildir. İstanbul’da bin tane hücre de kursanız, bir tek il komiteniz olur. İktidarda da olsanız, bir tek il komitesine dayanmak durumundasınız. Demek istiyorum ki parti örgütü yönetici organlar üzerinden büyümez. Ama bir büyük sanayi kentinde pekala binlerce hücreniz olabilir.

Gelişip güçlendikçe, hücreleri daha rahat kucaklayabilmek için alt komiteler çoğaltılabilir, ama bunun da bir sınırı var. Bu sınırın ötesindeki yönetici komiteler, fabrika komiteleri olarak çıkarlar, ki bunu bir tür yönetici hücre olarak da düşünebilirsiniz. Bir fabrikada üyelerinizin sayısı çoğalabilir, bunlar farklı bölümlere dağılmış durumdadır, bu durumda bölümlere göre hücreler kurarsınız. Üst hücre anlamında fabrika komitesi, bütün o bölümlere göre oluşmuş hücreleri de çekip çevirir. Aslında fabrika komitesi de gerçekte sözkonusu temel üretim birimi üzerinden bir hücredir. Alt hücreleri de çekip çeviren bir organ olarak, kendine özgü bir yönetici komitedir.

Hücreniz ya da hücre öncesi örgütleriniz yoksa kitlelerle örgütlü bağlarınız yok demektir. Hücre öncesi örgütler dedim; çünkü fabrika hücresi, hele de mücadelenin durgun dönemlerinde, kolay kurulamayabiliyor. İşçileri sempatizan militanlar olarak kazanacaksınız, eğiteceksiniz, güven vererek ve güven duyarak partiye alacaksınız ki, hücre örgütlenmesini gerçekleştirebilesiniz.

Ama hücre öncesi dönemde, henüz parti üyesi ya da aday üyesi olmadığı halde partiye yakınlık duyan ve kendince parti görevlerini üstlenen militanlarınız olur. Bunları tam da hücre örgütlenmesine bir hazırlık, bir ön aşama olarak çalışma komitesi, parti çalışma grubu, sempatizan eğitim grupları, vb. biçimler içerisinde örgütler ve belli bir disiplin içinde bulundukları fabrikada çalışmaya yöneltirsiniz. Ve zaten kitlelere yönelik başarılı çalışmayı bir parçayı yapmayı başardığınız ölçüde, o çalışma grupları, komitler de adım adım hücre düzeyine doğru gelişmeye başlar. Çalışmanız olumlu bir çizgide ilerledikçe, çalışmayı yürüten insanlar da kendilerini bulmaya, partiye daha çok yakınlaşmaya, giderek partiye katılma istek ve iradesi ortaya koymaya başlarlar. Başarılı bir gelişme çizgisi izlemek koşuluyla bu sürecin toplamı, çalışma grubunuzun parti hücresine doğru evrilmesinden, giderek ona dönüşmesinden başka bir şey değildir.

Hücrelerin oluşumu ve iç yaşamı

Hücreye ilişkin 9. maddenin b bendi, hücrelerin kendi iç yaşamına ilişkin bazı hükümler içermektedir:

“b) Hücre bir üst organ tarafından en az üç en fazla yedi üye ve aday üyeden oluşturulur. Hücre kendi sekreterini kendisi seçer. Aday üyeler hücre sekreteri olamazlar.”

Buradaki ilk hüküm hücrelerin kuruluşuna ilişkindir. Hücre üye ve aday üyelerin birlikte yer alabilecekleri tek parti örgütüdür. Tüm öteki parti organları yönetici komite konumunda bulundukları için, yalnızca parti üyelerinden oluşabilirler. Doğal olarak, örgütsel gelişme sürecinin ortaya çıkardığı özel ve geçici oluşumlar, burada kural dışı, adı üzerinde geçici durumlar, uygulamalardır.

Bir hücre bulunduğu alandaki üst parti komitesi tarafından örgütlenir, yetkilendirilir ve yönetilip denetlenir. Kuşkusuz bir birim ya da alanda hücrenin kurulabilmesi için öncelikle hücreyi oluşturacak bireylerin partiye aday üye ya da üye olarak alınmış olması gerekir. Buna yetkili yönetici organlarımız ise tüzüğümüzde tanımlanmıştır. “Bir üst organ”ın hücre kurma yetkisinin çerçevesini de tabii ki bununla bağlantılı olarak düşünmek gerekir.

Parti hücresinde yer alacak üye ve aday üye sayısına getirilen alt sınır, kollektif bir çalışmanın asgari sınırıdır; üçten az kişiyle herhangi bir kollektif örgüt birimi zaten olamaz. Üst sınırın yedi olarak benimsenmesi ise, tümüyle illegalitenin, gizli çalışma güçlüklerinin getirdiği bir sayısal sınırlanmadır. Böyle bir zorunluluk olmasaydı, böyle bir üst sınıra da doğal olarak gerek kalmazdı.

Hücrenin sekreterinin bizzat hücre tarafından seçilmesi kuralı, örgütsel demokrasinin bir gereği olarak benimsenmiştir. Tüm öteki organlar için de geçerli olan bu kural, partimizin iç örgütsel demokrasiyi önemsemesinin bir göstergesidir. Buna getirilen “Aday üyeler hücre sekreteri olamazlar.” sınırlaması, parti tüzüğümüzün parti üyeliği ve aday üyeliğine ayrılmış hükümlerinden kendiliğinden çıkan bir sonuçtur. Bu hükümlere göre, parti aday üyeleri, seçme seçilme ve yönetici komitelere üye olma hakkından yoksundurlar. Burada, hücre düzeyinde, kendi organları olan hücrenin sekreterini seçme hakkına sahiptirler, fakat bu göreve seçilemezler. Bunu, bir hücrede yalnızca bir parti üyesi varsa, bu üyenin seçimsiz olarak doğrudan hücre sekreterliğini üstlenmesi olarak da anlayabiliriz.

Parti hücresinin görev
ve sorumlulukları

“c) Hücre partinin işçi sınıfı ve emekçilerle bağını kuran temel örgütsel birimdir. Bulunduğu birim ya da alanda partinin işçilere ve emekçilere yönelik çalışmasını yürütmekle yükümlüdür. Parti çizgisini, karar ve direktiflerini uygulamak; kitleleri parti çizgisine ve devrim mücadelesine kazanmak için sistematik bir propaganda, ajitasyon ve örgütleme faaliyeti yürütmek, bunun araçlarını ve olanaklarını yaratmak, parti hücresinin temel görevidir.”

Burada parti hücresinin görev ve misyonu tanımlanmaktadır; buna ilk şıktaki tanımlar ele alınırken de bir ölçüde değinilmiş oldu. Hücrenin partinin kitlelerle dolaysız ilişki alanındaki temel örgütsel birimi olması tanımı, burada, c şıkkında tanımlanan görevlere, zaten kendiliğinden ışık tutuyor.

Bir parti hücresi partinin kitlelerle bağını geliştirmek çabası içerisinde değilse eğer, zaten bütün bir anlamını ve işlevini kaybediyor demektir. Hücre partinin kitlelerle bağ kurmasının temel birimi olduğuna göre, temel görev ve sorumluklarının bir gereği olarak, böyle bir çalışma içinde olacaktır. Bir fabrika hücresinin görevi, fabrikadaki işçi kitlesi ile adım adım bağlarını geliştirmek, işçileri partinin düşünce çizgisi ve dönemsel taktiği çerçevesinde etkilemek, zamanla onlaral örgütsel bağlarını geliştirmektir. Örneğin bir hastane hücresinin görevi hastanedeki sağlık emekçileriyle bütünleşmektir. Bir okul hücresinin görevi, bulunduğu alandaki öğrenci kitlesiyle birleşmeyi başarabilmektir. Bunun için parti çizgisi temelinde yaratıcı ve çok yönlü bir çalışma içinde olmak, buna uygun düşen bir propaganda-ajitasyon ve teşhir faaliyeti yürütmektir. Kısacası, hücre partinin politik etkisini kitlelere taşıyacak ve bu etkiyi parti için örgütleyecek temel örgütsel birim olmak durumundadır.

Yinelemek gerekir; bir parti ayağını yere basmak istiyorsa, örgütsel yapısını temele oturtmak istiyorsa, mümkün olan en çok fabrika, işletme ve alanda hücre örgütlenmesini geliştirmek zorundadır. Bir parti hücre örgütlenmesini geliştirme süreci içersinde kitlelerle bağlarını geliştirir; tersinden, kitlelerle bağı geliştiği ölçüde ise, bu birim ya da alanlarda hücreleşmesinin olanakları güçlenip olgunlaşır.

Partinin birim çalışması yoksa, hücresi zaten olmaz. Parti çalışır, mücadele eder, mücadeleye yakınlık duyan insanları bir biçimde etkiler, saflarına çeşitli alanlardan sempatizan militanlar akar. Ama bunlar fabrika, işletme, hastahene, okul, kışla, emekçi mahallesi vb. alanlarda kurulacak temel örgütsel birimlerin dayanakları olamazsa eğer, bu çok anlamlı bir insan gücü akışı olmaz. Bir parti salt bu sınırlar içinde fazla başarılı olamaz, bu güçleri eğitip ilerletmek, örgütleyip hücreleştirmek zorundadır. Birimlerde ya da alanlarda örgütlü, dolayısıyla etkili bir parti çalışması, buna sıkı sıkıya bağlıdır.

Biz devrimci bir partiyiz, bir seçmen partisi değil. Örneğin karı-koca Ecevitlerin örgütleri yok, ama %20 oy alabiliyor partileri diyor bazı burjuva yazarlar. DSP’nin ortada ciddiye alınır bir parti örgütü ve buna dayalı bir faaliyet gerçekten yok. Ama Ecevit medya desteği ve genel bir propaganda ile yine de belirli bir parlamento desteği elde etmeyi başarabiliyor. Ama nihayetinde bu parlamenterizmdir, orada dört senede bir oy kullanıyorsunuz. Orada gerçek hayat yok, orada mücadele yok, orada kitleler yok, orada sosyal çatışma yok. Oyunu ver ve aradan çekil dört yıl boyunca, burjuva partilerinin kitlelerden istediği budur. Onlara oy veren kitlelerin parlamenter siyasal yaşam çerçevesinde yaptığı da dört yılda bir oy kullanmaktan ibaret bir politik tercihtir zaten. Bu bambaşka bir şey.

Devrimci parti ise, kitleleri organik olarak kucaklamak, gündelik olarak ve dolaysız bir biçimde etkilemek ve koşulları oluştukça, fırsatları denk düşdükçe, onları eyleme sürüklemek zorunda, durumundadır. Kitlelerle içiçe yaşayan ve çalışan hücreleriniz yoksa bunu yapamazsınız. Ve kitleler içinde, fabrika ve işletmelerde, sürekli ve sistemli bir çalışmanız yoksa hücreniz de olmaz, olamaz.

Çeper örgütlenmeler üzerinden hücre
 örgütlenmesine hazırlık

Birim çalışması; fabrika çalışması, işletme çalışması, okul çalışmasıdır, partinin kitleler içinde doğrudan yürüttüğü bir taban çalışmadır bu. Bir il komitesi değişik vesilelerle bildiriler çıkarıp, eldeki güçleri üzerinden bazı birimlere ve alanlara dağıtabilir. Bu bir devrimci propagandadır, partinizin adını, şiarlarını ve çağrılarını kitlelere şu veya bu ölçüde duyurur. Kitlelerin aklına partimizin adını, slogan ve çağrılarını düşürür. Ama bunun ötesinde bir etki ya da pratik sonuç yaratmaz kendi başına, kalıcı bir sonuç hiç yaratmaz. Partinin kitlelere etkili ve kalıcı izler yaratacak bir tarzda ulaşabilmesi için, iktisadi, sosyal, kültürel sorunları üzerinden sürekli olarak işçiler ve emekçilerle içiçe bir çalışma ve etkinlik içinde olması lazım. Bu türden bir çalışma ve etkinliğin verimine, bu çerçevede partinin fırsatları kullanma yeteneğine bağlı olarak, kitle bağları adım adım güçlenmeye başlar.

Siz bir fabrikaya bir kadronuzu sokarsınız, o yürütüğü çalışma ile bir süre sonra üç işçiyi etkilemeye başlar. Kadronuz bu üç işçiyle parça parça bir şeyler yapar. Bir süre sonra bu işçilerle örneğin bir çalışma grubu kurulur, böylece yapılan işler daha örgütlü biçimde yapılmaya başlar. Bu çalışma grubu belli bir çalışma düzeni oturtur, belli bir düzenle toplantılar yapar. Bu toplantılarda bir taraftan eğitim yapılır, bir taraftan fabrikada ve sendikadaki durum ve gelişmeler değerlendirilir, bir şeyler yapmaya nereden başlanabileceği, mevcut durumda neler yapılabileceği tartışılır. Gelişmeler genelde ve fabrika yaşamında ortaya bir takım sorunlar çıkarır sürekli, bunların nasıl değerlendirileceği, mevcut koşullarda neler yapılabileceği, kendi doğallığı içinde, bu çalışma grubunun değişmez gündemi olur.

İşler bu çerçevede az çok düzgün yürüdüğü ölçüde, çalışma grubundaki sempatizan işçiler giderek kendilerini bulmaya, bir sorumluluk duygusu ve özgüven duymaya, örgütlü çalışmanın anlamını ve önemini daha somut kavramaya başlarlar. Tabii ki siz sürekli bir biçimde onları eğitmeye, gittikçe güçlenen bir ideolojik-politik bakışaçısı kazandırmaya, mücadele ve parti değerlerini onlara maletmeye çalışıyorsunuzdur, tüm bu süreç boyunca. Derken, bunlardan bir-ikisi partiye başvurur ya da siz onları buna teşvik edersiniz. Yavaş yavaş bir taraftan fabrika kitle çalışmanız, bir taraftan da bu çalışma grubu üzerinde parti hücreniz şekillenir.

Bunu şu nedenle önemle ifade etmiş oluyorum; parti hiçbir yerde hazır hücre bulamaz, hücre ancak bu türden bir ön çalışma ve hücre öncesi örgütlenme üzerinden adım adım inşa edilir. Hazır bir fabrika hücresi ancak örneğin üç parti üyesi ya da aday üyesi aynı fabrikaya girmeyi başarabilirse olur. Böyle bir durumda, hiçbir ön çalışma yürütmeden de, yani daha en baştan hücreniz olabilir. Ama bunun olduğu istisnai durumlarda bile, bu hücrenin fabrikada anlamlı bir çalışma zeminine kavuşması için ciddi bir çaba ve belli bir zamana ihtiyaç olur. Oysa eğitim ya da çalışma grubu üzerinden şekillenen bir hücreleşme sürecinde, çalışmanın gelişip güç ve etki kazanması ile hücrenin adım adım şekillenmesi, içiçe yaşanan tek bir organik süreç olarak ilerler.

Bu biraz da mücadelenin gidişine ve düzeyine bağlıdır. Devrimci yükseliş dönemlerinde sınıfın ileri öncü unsurları partinize belirgin bir biçimde yönelir, bu durumda onları hızla partiye alır ve fabrika parti organları kurarsınız. Ki zaten onlar mücadelenin önderleridir, ortam da uygundur, devrimci yükseliş vardır, güven duyarak rahat hareket edersiniz. Mücadelenin böyle hareketli devrimci evrelerinde elbette hızla hücreleşirsiniz. Hücreleşmede büyük patlamalar böyle dönemlerde elbette olağan bir gelişme haline gelir. O zaman, diyelim ki 3 bin kişilik fabrikada beş-on tane alt hücre çıkar. Ama durgun dönemlerde, diyelim ki bir yıllık istikrarlı bir çalışmayla, bir parti hücresi ya da içinde bir ya da iki üye ya da aday üyenin olduğu üç kişilik bir fabrika çalışma komitesi kurabilirsiniz. Çalışma grubu, işçi grubu olur bu, biraz esnek tutarsınız, bazen beş kişi, bazen yedi kişi olur.

Fabrika temeline dayalı parti
çalışması ve hücre

Fabrikaya dayalı, bu zemine oturmuş parti çalışması ve örgütlenmesi hayati önemdedir. İşçilere en etkili ve en dolaysız bir biçimde buradan hitap edebilirsiniz. İşçiler şu veya bu nedenle bir tür kendiliğinden hareketlendiğinde, onlarla en kolay, en etkili ve amaca en uygun biçimde buradan bulaşabilirisiniz.

Çarpıcı bir örnek: Metal işçisi iki sene önce, ‘98 Ekim’inde satış sözleşmesine karşı ayağa kalktı, ama kimse de buna etkili bir müdahale ve önderlikte bulunamadı. Fabrikalarda parti hücreleriniz ya da en azından parti çeper örgütleriniz yoksa, o ayağa kalkışa müdahale çerçevesinde hiçbir şey yapamıyorsunuz. En fazla dışarıdan bir bildiri yetiştiriyorsunuz, bunu bile zamanında yapamıyorsunuz, zira gelişmeler çok hızlı yaşanıyor ve aynı hızla da geride kalıyor. Ama siz işçilerin içindeyseniz, fabrikalarda bir ön çalışmanız varsa, kadro ve sempatizanlarınız yaşanan hareketliliğin doğrudan içinde ise eğer, bu durumda, hareket patladığı zaman siz zaten onun içinde ve eğer gerekli inisiyatifi gösterebiliyorsanız önündesiniz; patlamanın hemen önüne geçiyorsunuz, misyonunuz bu zaten, o gün sizin gününüz, kendi devrimci önderlik rolünüzü yerine getiriyorsunuz.

Bu nedenledir ki parti fabrika ve işletmelerde önden soluklu, uzun vadeli bir çalışma yürütmeyi başarırsa, günü gelir böyle hayati önemde fırsatlar yakalar ve beklenmedik bir biçimde büyük bir güç, etki ve otorite kazanır. Her zaman böyle fırsatlar çıkıyor, her zaman şu veya bu işletmenin işçileri bir biçimde harekete geçiyorlar, yeter ki siz bunları değerlendirebilecek bir iç konumlanmaya ve ön çalışmaya sahip olun.

Hücre bu açıdan çok önemlidir, parti çalışması ve örgütlenmesini temelidir. Hücre dolaysız ve etkili kitle çalışması demektir. Hücre parti için en etkili kitle çalışması birimidir. Ama hücre sabırlı ve soluklu bir işçi kitle çalışmasının meyvesidir de aynı zamanda.

Örgütsel açıdan partiyi inşa etmek, bir noktadan sonra, neredeyse tümüyle fabrika ve işletmelerde parti hücreleri inşa etmek demektir. Onun ötesi partinin yapı, işleyiş ve iç yaşam olarak olgunlaşmasıdır. Partinin her zaman bir ilde tek bir il komitesi olur; ama üç sene sonra bu il komitesi, daha güçlü ve deneyimlidir, daha kapasitelidir, daha profesyoneldir, hepsi bu kadar. İstanbul’da her zaman en fazla beş kişilik bir partili üye topluluğudur il komitesi. Alt komiteler bir bakıma gene öyledir. Çok çok dört bölgede kurmuşsunuzdur, buna üç-beş bölge daha eklersiniz, daha fazla yaygınlaştıramazsınız alt yönetici organları. Bundan ötesi birimler ve çalışma alanları üzerinden parti taban örgütlenmesini yaygınlaştırmaktır, bu ise durmadan çoğaltılacak hücreler demektir, buna hazırlık anlamına gelen parti çeper örgütlenmeleri demektir.

Partinin üye ve aday üyeleri artıyorsa, normalde hücrelerinin çoğalıyor olması lazım. Bu açıdan çok temelli bir sorundur bu. Kitle çalışmasının sorunlarına ilişkin her tartışma, aslında hücrelerin nasıl çalışacağına ilişkin tartışmadır. Birim çalışması, fabrika çalışmasının öteki yüzü, hücrelerin kitlelere müdahalesinin sorunları ve fabrika kitle çalışması içinde parti hücreleri örgütlemek demektir.

Hazır hücre olmuyor dedim. Bir yerlerde fabrikalara sızacaksınız, üç-beş sempatizan bulacaksınız, onları bir şeylere yönelteceksiniz ki, altı ayda, bir senede, birbuçuk senede hücreyi çıkarabilesiniz orada. Tabii bunu bugünkü siyasal atmosfer, Türkiye’deki sınıf hareketinin düzeyi üzerinden düşünmek gerekir, yarınki devrimci hareketlilik durumunda elbette durum tümüyle farklı olacaktır, buna daha önce de işaret etmiştim. Lenin, Kanlı Pazar’ın ardından yakınıyor; doğru dürüst işçi mektubu alamıyoruz, fabrikalardan hiçbir haber alamıyoruz diye. Ama aynı Bolşevikler, yalnızca 9-10 ay zarfında binlerce ve binlerce militan işçi üye kazanıyorlar, Moskova’da işçi ayaklanması yönetecek denli güçlü bir sınıf partisi haline geliyorlar, 1905 Devrimi’nin fırtınası içinde.

Ancak yine de, önden kitlelerin içinde ciddi, soluklu ve uzun vadeli bir çalışmanız yoksa, patlama günlerine yılların hazırlığını yapmamışsanız eğer, kitle hareketi patladığında önüne kimin düşeceği belli olmaz. Başkaları sizden iyi hazırlanmışsa elbette onlar düşerler. Patlayan hareketliliğin önüne kimler zamanında daha iyi hazırlandıysa onlar düşerler genellikle. Önden kitlelerle buluşmayı bir parça başaramayan bir parti, devrimci kitle hareketliliği patladığı zaman da fazla şey yapamaz. Zira bu durumdaki bir partide hareketliliği kucaklayacak yetenek tam da o sabırlı, yıllara yayılan ön hazırlık sürecinde kazanılabilir. Böyle bir çalışma sözkonusu partiye sınıf ve emekçiler içinde bir ön etki zemini kazandırır. Uzun yılların ön çalışması ile böyle bir etki zemini yaratılamamışsa, hareket patladığı zaman da hiçbir şey ya da fazla bir şey yapamaz zaten. Zamanında çalışamayanlar hareket patladığı zaman da yetişmeyi başaramazlar.

Hücre parti çizgisini yaratıcı bir biçimde
 uygulamakla yükümlüdür

Parti hücresi tüm faaliyetini parti çizgisine dayandırmak zorundadır. Partinin genel ve elbette ki yerel karar ve direktiflerine uymak ve bunları bulunduğu fabrika, işletme ya da alanda uygulamak zorundadır. Bu kadarı parti disiplini çerçevesinde de yeterince açıktır.

Bunu ötesi ve bir bakıma bundan da önemlisi, hücrenin parti çizgisini ve kararlarını yaratıcı bir inisiyatifle hayata geçirebilmesidir. Bu yaratıcılığı ve inisiyatifi göstermek, her parti hücresinin temel görev ve yükümlülüğüdür. Zira bu başarılmadıkça, partinin çizgisi ve kararları bulunulan birimin kendine özgü koşullarına yaratıcı bir biçimde uyarlanarak uygulanmadıkça, parti hücresi kendi çalışmasında zaten başarılı olamaz.

Bu nedenledir ki, parti tüzüğümüz hücrelerin önüne kitleleri parti çizigisine ve devrim mücadelesine kazanmak, bunun için sistematik bir propaganda, ajitasyon ve örgütleme faaliyeti yürütmek görevi koymakla kalmamakta, onu “bunun araçlarını ve olanaklarını yaratmak”la da yükümlü kılmaktadır. Bir bakıma parti hücresi, somut pratik çalışmada partinin en yaratıcı örgütsel birimi olmak zorundadır. Çünkü bulunduğu konum kitlelerin somut durumu ve koşullarıyla en dolaysız bir ilişki alanıdır. Somut durumu, bundan kaynaklanan sorunları ve güçlükleri, kitlelerin ruh halini, eğilimlerini en yakın ve somut biçimde hücreler gözlemleyip değerlendirebilir, yürütecekleri çalışmada hesaba katabilir. Bunu başaramayan, partinin çizgisini genel sunuluşu içerisinde bulunduğu alandaki kitlelere taşımaya kalkan bir parti hücresi çalışmalarında da başarasızlığa uğramaya mahkumdur. Komünist partilerinin tarihine baktığımızda, birçok ülkede fabrika hücreleri tarafından yayınlanan fabrika ya da işletme gazeteleri görmekteyiz. Bu tür yayınlar, fabrika hücrelerinin somut durumu gözeten özgün ve yaratıcı bir çalışma yapmak yükümlülüğüne dikkate değer bir örnektir.

Hücrelerin aylık rapor yükümlülüğü

Hücre konulu 9. maddenin son bendindeyiz:

“e) Hücreler kendi faaliyetleri ile ilgili olarak her ay bağlı bulundukları yönetici organa yazılı rapor vermekle yükümlüdürler. Bu raporların bir örneği geciktirilmeksizin MK’ya da iletilir.”

Bu yeterince açık bir hüküm, üzerinde fazlaca durmak çok gerekli değildir. Türkiye’nin bugünkü koşullarında, sınıf mücadelesinin bugünkü düzeyinde aylık raporlar makul bir periyodu ifade ediyor ve bunun oturtulduğu bir durumda, partide olup bitene hakimiyet olanaklı hale gelir ve bu sağlıklı bir önderlik müdahalesinin temeli olur.

Bunun ötesinde, belki rapor mekanizmasının önemi ve işlevi üzerinde durulabilirdi, fakat bu daha önce, öteki bazı maddeler ele alınırken, son olarak da İK’ya ilişkin bahiste yeterince yapıldığı için, burada bu sorunu bir kez daha yinelemek gereksizdir.

En fazla hücrelerin doğallığında bir üst organa ve genel olarak da bulundukları ilin yönetici komitesine vermekle yükümlü oldukları raporların bir örneğinin “geciktirilmeksizin MK’ya da iletil”mesi hükmünün altı çizilebilir. Partinin taban örgütlerinden gelen raporların birer örneğinin MK’ya iletilmesinin önemi ve işlevi özel bir açıklama gerektirmez. Fakat bunun zamanında yapılması da çok önemlidir. Bu tür raporların ya da genel olarak kadrolara ait görüş ve eleştirilerin zamanında partinin yönetici organına iletilmemesinin yarattığı sorunları kendi somut deneyimlerimizden çok iyi biliyoruz. Partinin merkezi önderlik organının olup biteni zamanında bilebilmesi, zamanında değerlendirme yapabilmesi ve gerekli müdahaleleri de zamanında gerçekleştirmesi anlamına gelir. Bunun çok özel siyasal ve pratik önemi yadsınamaz.

(Ekim, Sayı: 224, Temmuz ‘01)


Üste