Logo
< Devrimci mücadelenin bir parçası olarak eğitim - D. B. Keskin

Öncü kuşağı sosyalizm davasına kazanma sürecinde yerel yayınların sistemli ve etkili kullanımı - N. E. Derya


Sınıfa siyasal müdahale, sınıf çalışmasında sosyalist propaganda, sınıfın ilerici/öncü kuşağının bilinç, örgütlenme ve eylem temelinde eğitilip kazanılması gibi konular, temel gündemlerimiz arasında yer alıyor. Partinin toplam sınıf çalışmasının gelişimi, bu alanlarda katedilecek mesafeyle de doğrudan bağlantılıdır.

Geçmiş sayılarda bu alanlarda sağlanacak gelişimde parti yayınları ile yerel popüler yayınların etkin kullanımı ve rolü üzerinde durulmuştu. Burada konuyu yerel yayınlara dair somut bir öneriyle birleştireceğiz.

Bir saptama

Metal Fırtına’dan sonra fabrikalarda atmosfer değişti. Meşru militan mücadelede kazanılan deneyimler, sınıf devrimcilerinin süreçte oynadıkları etkin rol, bilinç alanında gerçekleşen değişimler, özgüveni güçlendiren bir sürecin yaşanması, yeni bir öncü işçi kuşağının mücadele içinde şekillenmeye başlaması, sendikal çetenin ciddi bir şekilde hırpalanması vb... Tüm bunlar, “sınıf cephesinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” deme imkanı sağlıyor.

“Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” demek, bir durum tespitidir. Bu tespiti takip eden soru ise, “bundan sonrası nasıl olacak?” Elbette bu sorunun yanıtı salt bizim devrimci siyasal sınıf çalışmamızın düzeyine/başarısına bağlı değil. Sınıf hareketinin kendiliğinden gelişimi, mücadelenin kitlesel militan bir düzeye sıçraması vb. etkenlerin bunda özel bir rolü olacak. Ancak hem bu süreci hızlandırmanın, hem de “kopacak fırtına”ya hazırlığın devrimci sınıf çalışmasının başarısıyla dolaysız bağı vardır. Bu noktada öncüleri şahsında sınıfı devrimci politikaya kazanmanın en azından zemininin hazırlanması büyük bir önem taşıyacaktır. Zira mücadelenin fırtınası kimseyi beklemeden eser gider. Ancak önden hazırlıklı olanlar, bu büyük enerji dalgasını kapitalizmi yıkma mücadelesinin kanallarına akıtmayı başarabilir.

Gerici önyargıları kırmanın nesnel zemini güçlenecek

Sınıfın atmosferinde yaşanan değişime rağmen, öncüleri dahil sınıfın çoğunluğunun gerici burjuva ideolojilerinin etkisi altında olduğunu saptıyoruz. Sınıfın birliğini dinamitleyen ırkçı-dinci ideolojinin etkisi, AKP iktidarının son icraatlarıyla pekişmiş görünüyor. Kürt halkına düşmanlık, terör demagojisi, ırkçılık propagandası eşliğinde pazarlanan yayılmacı/fetihçi dış politika vb., tüm bunlarla estirilen zehirli havayı soluyan işçilerin önemli bir kısmının daha da sersemlediğini somut olarak gözlemleyebiliyoruz.

Burjuva muhalefete bile arsızca saldıran dinci-faşist iktidarın OHAL bahanesiyle işçi sınıfının hak arama mücadelesini yasaklaması ise, önümüzdeki dönemde dinci-ırkçı ideolojinin sınıf saflarındaki etkisini zayıflatacaktır. Sosyal yıkım saldırılarının hızlandırılması, gelir vergisi kesintisi ve enflasyonla tırpanlanan asgari ücrete kayda değer bir zammın yapılmayacağına dair verilen mesajlar, kıdem tazminatı gaspının gündemde tutulması vb., uzak olmayan bir gelecekte dinci-ırkçılığın karın doyurmadığını sınıfa hissettirecektir.

Sınıfın desteklediği ya da itiraz etmediği yayılmacı faşist zorbalığın yaratacağı yeni faturalar da emekçilere dayatılacağı için, sınıf saflarındaki hak arama mücadelesi eğilimi güçlenecektir. Faşist zorbalığın işçi sınıfını da hedef almasıyla, mücadeleye yönelen işçilerin yasaklarla, polis copuyla, jandarma dipçiğiyle yüzleşmeleri de kaçınılmaz görünüyor.

Bu mücadele eğiliminin kolayından geri çekilmesini önlemek, ancak sınıf devrimcileri ve öncü ilerici işçilerin etkili müdahalesiyle mümkün olabilir. Bu çerçevede öncü işçi kuşağına düşen sorumluluğu özellikle vurgulamak istiyoruz. Bu sorumluluk, sınıf devrimcileriyle omuz omuza vermeyi, mücadeleyi “haklı” ve “meşru” kabul ederek buna uygun bir pratik sergilemeyi gerektiriyor. Ancak yaşanan sürece rağmen hala sınıf devrimcileriyle açık bir şekilde yan yana gelmekten kaçınanlar olabiliyor. Bu sorunu aşmak, özellikle ve öncelikle öncüleri şahsında olmak üzere, sınıfın devrimci politikaya kazanılmasını gerektiriyor. Bunu başarmak için sınıf hareketinin belli bir gelişim ivmesi yakalaması gerekse de, öncüleri sosyalizme kazanma çabasının şimdiden hızlandırılması, bunun ısrarlı, inançlı, inatçı ve sistemli bir şekilde sürdürülmesi özel bir önem taşıyor.

Sınıfa dayatılan kaba kölelik, gericiliğin militanları dışındaki işçilerin dinci-ırkçı iktidarı sorgulamalarını kolaylaştıracaktır. Teşhir ve propagandada somut verilerin iktidarı teşhir etmek için uygun bir üslupla ve zamanında kullanılması da, işçilerin gerici ideolojik cendereyi kırmalarına katkı sunacaktır.

Ekonomi ile siyaset arasındaki bağı kurmak

Geri işçilerin bile çalışma ve yaşam koşullarını düzeltmek için istekli olduğunu somut gözlemlerden biliyoruz. Bunlara dinci-ırkçı gericiliğin etkisindeki işçilerin azımsanmayacak bir kesimi de dahil. Bu veriler, işçilerin ekonomi ile siyaset arasındaki bağı kurma bilincinden uzak olduğunu gösteriyor. Bir yandan yoksulluğu, işsizliği ve sefaleti derinleştiren iktidarın politikalarına destek veren de, öte yandan çalışma ve yaşam koşullarını kısmen de olsa düzeltmek için mücadeleye eğilim duyan da aynı işçilerdir. Tam bu noktada en azından öncü veya öncü potansiyeli taşıyan işçilerin ekonomi-politik konusunda eğitilmeleri bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor.

 Bu esas olarak parti yayınlarının alanında olsa da, daha geniş kesimleri hedefleyen yerel yayınlar da uygun bir üslupla bu konuları sistemli bir şekilde ele alabilmeliler. Hem bülten veya gazetelerde, hem sosyal medya sayfalarında, kalıcı bir ekonomi-politik sayfasının oluşturulması işlevsel olacaktır.

Güncel olaylar, sosyal yıkım saldırıları, siyasal islam, ırkçı-şovenizm, savaş, yayılmacılık, bütçe, vergiler, asgari ücret, KHK’lar, işsizlik, iş cinayetleri, burjuvalarla politikacıların lüks ve şatafat içinde yaşamaları, grev yasakları, sendikalaşmanın önündeki engeller, taşeronluk, esnek üretim ve daha pek çok konuyu bu köşelerde ele almak mümkündür. Olayların güncel boyutu, tarihsel arka planı ve sınıflarla bağını teorik bir temele oturtan bir yöntemle ele alınabilmelidir. Üslubun popüler olması ve sınıfın verili durumunu hesaba katmasına dikkat edilmelidir.

Bu köşeleri, acil demokratik talepler ve emeğin korunması uğruna mücadeleyi kendi bağlamından koparmadan etkili bir kapitalizm teşhiri ve uygun vurgularla sosyalizm propagandası yapmanın imkanına çevirmek mümkün. Sınıfın öncülerini sosyalizme kazanma çabası, parti ile sınıf hareketinin organik birliğini fabrika zemininde yaratmanın etkili adımlarından biridir.

İşçi sınıfının mücadele tarihini gündemleştirmek

Gerici ideolojilerin sınıf bilincini körelttiği, sınıf kimliğini tahrip ettiği/yozlaştırdığı, etnik, dinsel, mezhepsel, bölgesel, cinsel kimliklerin özel bir şekilde öne çıkarıldığı bir dönemde, işçi sınıfının baskıya, sömürüye, ayrımcılığa, zorbalığa ve sermaye egemenliğine karşı onurlu sayfalarla dolu mücadele tarihini gümdemleştirmenin özel bir önemi var. Bugün ilerici, öncü diye tanımladığımız işçiler dahi kendi tarihine yabancıdır. Tarihine yabancı olan bir sınıfın egemen sınıfın dinci, ırkçı ideolojileriyle zehirlenmeleri zor olmuyor.

Bu nedenle yerel yayınlarda “işçi sınıfının mücadele tarihi”ni konu edinen bir köşenin de oluşturulması bir ihtiyaçtır. Bu köşe, sınıfın genç kuşaklarının tarih bilinci oluşturmaları, sınıf aidiyetlerinin güçlenmesi, hakların nasıl bir mücadele ile kazanıldığı, bunun için ne bedeller ödendiği vb. bilinciyle donanmalarına katkı sunacaktır. 


Üste