Logo
< Devrim seçeneğini öne çıkartma dönemi!

Parti saflarına daha çok genç işçi!


Bolşevik deneyimi ve Haziran Direnişi ışığında...

Parti saflarına daha çok genç işçi!

Haziran Direnişi’nin açığa çıkardığı en önemli olgulardan biri gençliğin direnme gücü oldu. Pek çok değerlendirmede gençlerin ve kadınların kitlesel katılımı, fakat özellikle de gençliğin sergilediği direnme kararlılığı öne çıkarıldı. Sınıfsal ayrımları silikleştiren genel bir gençlik tanımlaması üzerinden, gençliğin genç olmaktan kaynaklanan özellikleri, cesareti, atılganlığı, fedakarlığı vb. vurgulandı.

Haziran Direnişi gerçekten de çok değişik sınıf ve tabakalardan gençliğin kitlesel olarak alanlara çıkmasına tanıklık etti. Fakat en ön saflarda yer alanlar, büyük bir kararlılıkla direnenler onların emekçi sınıflara mensup kesimleriydi. Dışa vurulan tepki, “yaşam tarzına müdahale”nin çok ötesinde, geleceksiz bırakılan, baskı ve terörle sindirilmeye çalışılan gençliğin düzene karşı biriken öfkesinin ürünüydü. Kapitalist sistemin çok yönlü saldırıları altında bunalan alt sınıflara mensup gençlik, bu birikim üzerinden ileri atıldı. En ön saflarda dövüşenler ve bedel ödeyenler onlar oldular. Direnişte kaybettiklerimiz, bunu tartışmasız bir biçimde ortaya koymuştur.

Haziran Direnişi’nde genelde işçi ve emekçi kitleler kendi sınıfsal kimlikleri üzerinden harekete geçememiş olsalar da, emekçi sınıflara mensup gençlik kendi cephesinden sergilediği direnme kararlılığıyla, cesareti ve atılganlığıyla, denilebilir ki direnişe damgasını vurmuştur.

Bu hiçbir biçimde şaşırtıcı değildir. Toplumsal mücadelelerde her zaman öne çıkanlar ve mücadelenin asıl yükünü omuzlayanlar, emekçi sınıflara mensup gençlik kesimleri olmuştur. İşçi sınıfının damgasını taşıyan tüm devrimlerde ve büyük devrimci hareketliliklerde ise özellikle sınıfın genç kesimi çok önemli bir rol oynamıştır.

Bundan dolayıdır ki, gençliği kazanmak devrimci bir parti için en temel sorunlardan biridir. Genelde gençliği, fakat öncelikle de sınıfın genç kesimlerini... Zira, devrimci mücadelenin ihtiyaç duyduğu en taze ve militan güçler, toplumun en ileri sınıfının gençliği içerisinden devşirilebilir.

Bolşevik partisi genç güçlere dayanıyordu

Bolşevik deneyimini irdeleyen tüm tarihçiler ve yazarlar, Bolşevik partisinin ağırlıklı olarak genç güçlerden oluşan bir parti olduğuna dikkat çekerler.

 “Lenin, partisinin ağırlıklı olarak genç insanlardan oluşmasından memnundu -enerjiyle ve gerçek devrimci coşkuyla dolu olanlar gençlerdi.”

“1917’de, parti üyelerinin yaş ortalaması daha önce olmadığı kadar gençti.”

“Bolşevik Parti’yi devrimi zafere götüren öncü parti konumuna yükselten şey onun kitlesel proleter karakteri, gençliği ve yıllarca süren mücadele süreci içinde çelikleşmiş olmasıydı.”

“Bolşevik partide, 1919 yılında, üyelerinin yarısından fazlası 30 yaşın altında, yüzde onundan azı 40 yaşının üstündedir.”

Bolşevik partisinin dayandığı bu genç güçler, değişik sınıf ve tabakalar mensup olan, aydın özellikleri taşıyan güçlerden çok, ağırlıklı olarak işçi sınıfının genç unsurları olmuştur. Bundan yakınan Menşeviklere Lenin'in verdiği yanıt dikkate değerdir:

 Larin, bizim partimizde işçi gençliğin ağırlık teşkil ettiğinden, bizim az sayıda evli işçilere sahip olduğumuzdan, bunların partiden çekindiğinden yakınmaktadır. Bir Rus oportünistinin bu yakınması bana, Engels’ten bir pasaj hatırlattı” diyen Lenin, bu pasajı aktarır: “Bizde, devrim partisinde, gençlerin ağırlıkta olması doğal değil midir? Biz geleceğin partisiyiz, gelecek ise gençliğindir. Biz, toplumu yenileştirenleriz, gençlik, yenileştiricileri seve seve izler. Biz eski kokuşmuşluğa karşı özveri ile yürütülen bir mücadelenin partisiyiz, özveri isteyen bir mücadeleye ilk olarak her zaman gençler hazırdır.”

Lenin şöyle devam eder: “Otuz yaşının ‘yorgun’ ihtiyarlarını, ‘daha düşünceli’ olan devrimcileri ve sosyal demokrasinin hainlerini bırakıyoruz Kadetler toplasın. Biz daima en ilerici sınıfın gençliğinin partisi olacağız!

Öncelikle işçi sınıfına, fakat özellikle de sınıfın genç unsurlarına dayanıyor olmak, Bolşevik partisinin, birbirini tamamlayan en önemli üstünlüklerinden biri olmuştur. Yalnızca devrim sürecinde değil sosyalist inşa döneminde de bilinçli bir yönelimle özellikle genç güçleri ileri çıkarma politikası izlenmiştir.

Bolşevik partisini devrime taşıyanlar genç işçiler oldular

Lenin’in özellikle 1905 Devrimi sürecinde verdiği kararlı mücadelelerle, Bolşevik partisi gerçekten de “en ilerici sınıfın gençliğinin partisi” haline gelmiştir.

Lenin 1905 Şubat’ında ısrarla yeni ve genç güçleri partiye kazanma çağrısı yapıyor, partinin ileri kadrolarının bu konuda sergilediği tutuculuğu sert bir dille eleştiriyordu. Bir savaş anı yaşandığını, böyle bir süreçte mücadelenin geleceğini tayin edecek olanın gençlik, fakat özellikle de genç işçiler olduğunu vurguluyordu. Hem parti safları hem de çeperi inisiyatifli, girişken, dinamik genç güçlerle, fakat öncelikle de sınıfın genç unsurlarıyla sürekli beslenmeliydi.

1905 baharında toplanan üçüncü parti kongresinde Lenin bir kez daha partinin kapılarını daha çok sayıda proleter ve yarı-proleter yeni güçlere açma çağrısı yapmış ve Bogdanov ile birlikte bir karar tasarısı sunmuştu: “... harekete ve parti örgütlerine önderlik etmeye yetenekli mümkün en yüksek sayıdaki işçinin işçi sınıfı kitleleri arasında ilerletilip yerel merkezlerde ve parti merkezinde üyelikleri sağlanarak, ... parti ile işçi sınıfı kitleleri arasındaki bağların güçlendirilmesi için her gayretin sarfedilmesi...”

Ancak Lenin kongrede eski kadroların sergilediği tutucu ayak diremenin üstesinden gelemedi. Özellikle de parti komitelerinin aydın bileşimi üzerinden yürüyen sert tartışmaların ardından bu tasarı reddedildi. Komitelerin ağırlıklı olarak işçilerden oluşması, siyasal bakımdan deneyimsiz ve yeterli eğitimden yoksun genç güçlerin önünü açmak anlamına geliyor, bunun “profesyonel devrimciler”den oluşması gereken parti örgütünü zayıflatacağı iddia ediliyordu.

Buna karşın mücadelesini kararlılıkla sürdüren Lenin; “Partinin Üçüncü Kongre’sinde parti komitelerinde her iki aydına karşı yaklaşık sekiz işçi olmasını önermiştim. ... Şimdi parti örgütlerinin bir sosyal demokrat aydına karşı birkaç yüz sosyal demokrat işçisi olmasını istemeliyiz.” diyordu.

Nitekim, 1905 Devrimi’ni izleyen yıllarda Bolşevik partisi hızla büyüdü ve toplumsal bileşimi belirgin bir biçimde değişti. Genç sınıf güçleri partiye büyük bir güç ve dinamizm kazandırdılar ve eski kadroların tutuculuğunu altetmede Lenin’e büyük bir dayanak oldular.

1907’de Bolşevikler’in üye sayısı 46 bini aşmıştı. Parti üyelerinin %22'si 20 yaşının altında, %37'si 20 ile 24, %16'sı 25 ile 29 yaş arasındaydı. Partinin işçi bileşimi belirgin bir biçimde artmıştı ve ağırlıklı kesimini genç işçiler oluşturuyordu. Genç güçlerin ağırlığı partinin üst kademeleri için de geçerliydi. 1907’deki V. Parti Kongre’sinde delegelerin yaş ortalaması 27 idi.

1914’de ise Lenin, “Genç Rus işçileri ... artık Rusya'daki örgütlü marksistlerin onda dokuzunu oluşturuyor” diyordu. Gericilik yıllarında aydınlar parti saflarını terketmişlerdi. Öyle ki, binlerce parti üyesine sahip olan Petersburg’daki parti komitesi hazırladığı bildirileri elden geçirecek aydınlardan bile yoksundu. Buna rağmen parti genç işçilerin dinamizmi üzerinden belirgin bir güç kazanmış, üye sayısını büyük bir hızla artırmıştı.

Parti saflarına daha çok genç işçi!

Bolşevik deneyiminin de gösterdiği gibi, komünistler için genç işçileri kazanmak sorunu, genel bir gençlik çalışmasının ötesinde, sınıf çalışması kapsamında ele alınması gereken bir sorundur. Partinin ayağını sınıf zeminine, dinamik genç güçlere dayanarak basması sorunudur. Zira, işçi sınıfı içinde derin kökler salabilen gerçek bir devrimci parti haline gelebilmek, öncelikle sınıfın en diri, gelişmeye en açık genç güçlerini parti saflarında örgütlemekle mümkündür.

Bugün sınıf içinde bilinç planında sola yakın nispeten ileri ve deneyimli güçler, genelde devrimci mücadeleye uzak duran yorulmuş “yaşlı” kesimlerdir. Haziran Direnişi ile birlikte belli bir canlanma yaşamış olsalar da, sınıf hareketi temelde böylelerinin değil, bilinç planındaki tüm geriliklerine rağmen mücadele dinamizmine sahip olan, mücadeleye atılmak için ayaklarında daha az pranga taşıyan genç güçler üzerinden mesafe alabilecektir.

O halde, geleceğin zorlu mücadelelerine hazırlanan komünistler sınıf çalışmasında genç işçileri kazanmaya çok daha özel bir dikkat göstermek, onlara ulaşmayı başarmak, gelişmeye açık güçleri çok yönlü bir eğitimle kadrolaştırmayı öncelikli hedeflerinden biri olarak ele almak durumundadırlar. Zira gelecekte mücadelenin kritik dönemeçlerinin ihtiyaçlarına yanıt verebilecek kadrolar temelde onlar olacaktır. Tüm devrimci mücadele deneyimleri, değişik sınıf ve tabakalara mensup aydın güçlerin zorlu mücadele dönemlerinin yükünü taşıyamamalarına, parti saflarını terketmelerine tanıklık etmiştir.

Bu bilinçle hareket etmeli, özel bir yönelimle gelişmeye açık genç sınıf güçlerine ulaşmayı başarabilmeli, onların çok yönlü eğitimlerine gerekli zaman ve emeği harcayabilmeliyiz.

Bu çerçevede yerel önderliklere önemli sorumluluklar düşmektedir. Yürüttüğümüz faaliyet içinde çok sayıda genç işçiyle yüzyüze geliyoruz. Onları verili gerilikleri üzerinden değerlendirme hatasına düşmemeliyiz. Düzenin çok yönlü kuşatmasıyla yüzyüze olan bu güçlerin başlangıçta sergilediği zayıflıkları anlayabilmeli, bunu gözeten bir esneklikle yaklaşmayı başarabilmeliyiz. En önemlisi ise, onların bilinçleri geliştirmek, marksist dünya görüşüyle donatmak doğrultusunda ısrarlı bir yönelimin gösterilebilmesidir.

Lenin'in döne döne yeni ve genç güçlere ulaşma çağrısını yaptığı ve bunun sonuçlarının alındığı dönem bir devrimci yükseliş dönemidir. Bu açıdan Haziran Direnişi önemli bir imkan olsa da, sınıf hareketi cephesinde yaşanan zayıflıklar, patlak veren pek çok hareketliliğe rağmen esasta aşılabilmiş değildir. Dolayısıyla işimizin kolay olmadığını unutmamalı, fakat özellikle genç güçleri etkileme ve ileri çekme çabamızın düne göre daha fazla yanıt bulacağından kuşku duymamalıyız. Nitekim bazı çalışma alanlarında Haziran Direnişi sürecine kadar çevremizde duran kimi genç güçler, özellikle de genç işçiler bugün öne çıkmışlardır ve faaliyeti daha ileri düzeyde sahiplenmektedirler. Onları ilerletmek ve kalıcılaştırmak, yenilerini kazanmak, parti saflarında örgütlü militanlar haline getirmek tümüyle bize, onların eğitimleri doğrultusunda alacağımız mesafeye bağlıdır.

Çok boyutlu olan eğitim sorununun tek başına eğitim grupları oluşturmakla çözülemeyeceği açıktır. Elbette eğitim grupları vb. oluşturmalı fakat hiçbir biçimde bununla yetinmemeliyiz. Onları her cepheden kuşatma, zayıflıklarının üzerine dikkatli bir tutumla gitme, gelişim süreçlerini izleyerek adım adım ilerletme, yanı sıra sorunlarıyla yakından ilgilenme çabasını elden bırakmamalıyız. Çok yönlü eğitimlerini sağlayacak değişik yol, yöntem ve araçlarla özel bir yüklenmeyi başarabilmeliyiz.

Bu çerçevede özellikle altı çizilmesi gereken nokta, eğitim işini bizzat yerel önderlik kadrolarımızın üstlenmesi gerektiğidir. Bu, pek çok yoğunluktan arta kalan zamanlarda yapılacak bir iş olarak değil, en öncelikli işlerden biri olarak görülmeli, özel bir yönelimin konusu olabilmelidir.

Özellikle de marksist dünya görüşüyle donatma noktasında gereken ısrar ve çabayı gösterebilmeliyiz. “Gereken ısrar ve çaba” diyoruz, zira genellikle ağır işleyen, zamana yayılan, belli bir sistematiğe dayanmayan, dahası kesintiye uğrayan süreçler olduğu ölçüde hedeflenen mesafe alınamamaktadır.

Daha da önemlisi, marksist eğitim “gri teori”nin ötesine geçen bir canlılıkta ele alınabilmeli, örneğin devrimci mücadele deneyimleri, devrimci önderlere ilişkin biyografiler vb. önemli bir yer tutabilmelidir. Zira, eğitim düzeyleri de gözönüne alındığında, genç işçilerin bilincini salt teorik metinler üzerinden geliştirmek kolay değildir. Devrimci kimliği geliştirme, devrimci ruh aşılama noktasında zayıf kalan bir eğitim işlevini yerine getiremez. Bu açıdan marksist eğitimin içeriği büyük bir önem taşımakta, bu da yerel önderlik kadrolarına ayrı bir sorumluluk yüklemektedir. Öncelikle de eğiticiler kendilerini eğitmek, neyi nasıl ele alacakları konusunda kafa yormak, ciddi bir hazırlığın konusu yapmak durumundadırlar.

İşçi sınıfının genç ve diri kesimlerini kazanmak parti faaliyetine büyük bir soluk aldıracak, partinin bugün gelip dayanmış bulunduğu eşiği aşmada önemli bir rol oynayacaktır. Dolayısıyla genç işçilerle buluşmayı sağlayacak etkin, hedefli ve yöntemli bir siyasal sınıf çalışması, onları eğitip ileriye sıçratacak ısrarlı bir yüklenme, partinin öncelikli ihtiyaçlarından, diğer bir ifadeyle kavranması gereken öncelikli halkalardan biridir.


Üste