Logo
< Kalıpları kıralım yoldaşlar! - D.Yılmaz

Devrim seçeneğini öne çıkartma dönemi!


Devrim seçeneğini
öne çıkartma dönemi!

Haziran Direnişi ile önemli bir başlangıç yapan kitleler, yükselttikleri şiarlarla mücadelenin devam edeceğini ilan ettiler. Mücadeleye devam etme eğilimi, gerici rejimden kurtulma ve Haziran Direnişi’nde yükseltilen şiarları somut kazanımlara dönüştürme isteğinin güçlü olduğuna işaret ediyor.

Sistemin ürettiği sorunların farkında olmak, öfke birikiminin bir aşamasında isyan etmek, sınıflar mücadelesinde önemli bir safhadır. Bunun birlikte kitleler henüz nedenlerden çok sonuçlarla uğraşma eğilimindeler. Zira isyan etmelerine yol açan sorunların kaynağı olan kapitalizmle hesaplaşma bilinci, iradesi, örgütlülüğü ve kararlılık düzeyine henüz ulaşabilmiş değiller. Hareketin geri çekilmesi bununla yakından bağlantılı.

Direniş karşısında zor aygıtını tüm kurumlarıyla birlikte seferber eden dinci-gerici iktidar, böylece direnişi tetikleyen sorunlara çözüm üretme noktasındaki aczini sergiledi. Çelişkileri daha da derinleştirerek, yeni isyan dalgaları için enerji biriktirmeye hizmet etti.

Sermaye iktidarının bizzat kendi icraatlarıyla yeni isyanlar için gerekli enerjiyi üretmesi, sınıf devrimcilerinin, geleceğe hangi temelde hazırlanmaları gerektiği konusunda fikir veriyor. Partinin yükselttiği “Devrime hazırlanıyoruz!” şiarı, bu hazırlığın genel çerçevesini çiziyor. Fakat Haziran Direnişi deneyiminin ardından, yeni isyanlara hazırlığın daha somut ve özgün faaliyet planlarını da kapsaması gerekiyor.

Haziran günlerinin deneyimlerini süzmeliyiz

Haziran Direnişi sürecinde yeni duruma hızla adapte olup inisiyatif kullanan parti örgütleri ve militanlar olduğu gibi, bazı alanlarda direnişe militan katılımcı olmanın sınırlarının fazla aşılamadığı görüldü. Böylece bir sınama işlevi gören direniş, zayıflık alanlarımıza ayna tuttu.

Bugün yüklenilecek alanlardan biri, direniş sürecinde açığa çıkan zayıflıkların gerisindeki nedenleri açığa çıkartmak ve devrimci siyasal faaliyeti bu zaafların da aşılacağı bir kapsamda planlayıp hayata geçirmektir. Elbette kadro ve militanları bu deneyimler ışığında eğitmenin önemini gözardı etmeden...

Haziran Direnişi’nin yarattığı birikim, deneyim ve olanaklardan somut kazanımlar yaratabilmek ve bu kazanımlarla parti faaliyetini güçlendirerek yeni isyan dalgalarına hazırlanmak, önümüzdeki dönemin temel önceliklerinden biri olmalıdır. Gelecek isyan dalgaları birincisini aşacağı içindir ki, devrimci önderlik misyonunu oynayabilmek için daha inisiyatifli, daha atak, daha yaratıcı bir pratik sergilemek gerekecektir. Bundan dolayı Haziran Direnişi’nin deneyimlerini süzmek özel bir önem taşımaktadır.

Reformizme karşı etkili bir mücadele!

Mücadele alanlarına akan ve politikleşen kitlelerin, henüz mücadeleyi sonuca götürebilecek bir bilinç/donanımdan yoksun oldukları dönemlerde, reformist parti ve hareketlere yönelmeleri anlaşılırdır. Direniş sürecinde öne çıkan “doğal öncü”lerin bir kısmı devrimci bir sıçrama yaşasa da, geneldeki bu eğilim, reformistlerin direniş sürecinden belli kazanımlarla çıkabilmesinin nesnel koşullarını açıklar.  

Ancak sınıflar mücadelesinin keskinleşmesi, kitle hareketliliğinin devrimci bir mecraya yönelmesi, reformistlerin gerçek kimliğinin görülmesini kolaylaştıracak, emekçi kitleler, onların söylemleri ile pratikleri arasındaki uçurumu görerek, güvenilmez olduklarını anlayacaklardır. Zira, düzenle cepheden karşı karşıya gelmekten kaçınmak, reformizmin karakteristik özelliğidir.

Dolayısıyla, kitlelerin reformizme yönelmesi geçici bir durumdur. Sınıf çatışmalarının keskinleştiği tüm kritik aşamalarda reformistler, kitlelerin fersah fersah gerisine düşerler. Kitleler devrimcileştikleri zaman kurulu düzeni yıkmak isterler. Oysa reformist partiler, kapitalist sistemi “islah etme”nin ötesinde bir mücadeleye güç yetiremedikleri için, kitle hareketinin devrimcileşmesini önlemeye çalışır, dolayısıyla gericileşirler.

Çatışmanın çok sertleşmediği Haziran günlerinde bile kitlelerin gerisine düşmeleri, sistemle karşı karşıya gelmekten nasıl kaçtıklarını gözler önüne sermiştir. Reformistlerin utanç verici pratikleri, direnişe katılanların ileri kesimleri nezdinde şimdiden teşhir olmalarını sağlamıştır.

Burada reformizmin doğası, sınırları ve misyonuna dikkat çekerken, bu akıma karşı parti yayınları başta olmak üzere her alanda ideolojik-politik mücadeleyi kesintisiz bir şekilde sürdürmenin önemini vurgulamaya çalışıyoruz.

Reformist akımların düzenle cepheden karşı karşıya gelmekten kaçınmalarının, militanlaşan kitleleri “teskin” etmek için çaba harcamalarının bir rastlantı olmadığını, tersine bunun ideolojik-sınıfsal bir temele dayandığını, her vesileyle emekçi kitlelere anlatmalıyız. İşçi sınıfı ile emekçilerin en azından öncü kesimlerini bu bilinçle eğitmek, reformizmin cenderesini kırma süreçlerini hızlandırmak, devrimci bir sınıf-kitle hareketinin gelişimi açısından büyük bir önem taşımaktadır.

Partinin devrimci önderlik misyonu oynayabilmesi için...

Pek çok ülkede patlak veren halk isyanları, partinin dönem değerlendirmelerini beklenenden de erken bir zamanda doğruladı. Elbette henüz başlangıç dönemi yaşanıyor. Kapitalizmi sarsacak ayaklanmalar önümüzdeki dönemde kendini gösterecektir.

Gelecek isyan dalgalarında sınıfların konumunun daha net, dolayısıyla çatışmanın daha sert olacağını şimdiden söyleyebiliriz. Oysa yakın dönemde gerçekleşen tüm isyanlarda burjuvazinin şu veya bu kesiminin izini görmek mümkün. İktidar uğruna çatışan burjuvazinin farklı kesimleri, geçici süreler için olsa bile, isyanlardan yararlanmaya başarabildiler. Oysa sınıfların daha net mevzilendiği isyanlarda mücadele süreci farklı ilerleyecektir.

“Devrime hazırlanıyoruz” şiarını esasta sınıfların daha net bir şekilde karşı karşıya geleceği çatışmalara hazırlık olarak tanımlayabiliriz. Süreç, işçi ve emekçi kitlelerin en azından ileri kesimlerini ilkin burjuvaziden, ardından ara katmanlardan, daha somut olarak da reformistlerden umut kesmeye doğru yöneltecektir. Bu ise, gelecek isyan dalgalarında işçi sınıfı ile burjuvazinin iki düşman güç olarak karşı karşıya gelmesi anlamına geliyor. Bu çatışmaya işçi sınıfının devrimci siyasal öncüsü olarak hazırlanmak, şimdiden buna uygun bir konumlanma, tarz ve iddiayla işe koyulmayı, ajitasyon-propaganda, örgütlenme ve eylem süreçlerini de buna uygun bir pratikle örmeyi gerektiriyor.

Burjuva partilerin ve reformist akımların emekçilerin sorunlarına çözüm üretemeyeceği gerçeğini, işçi sınıfı ve emekçiler mücadele sürecinde şimdiden seziyorlar. Bu sezgiyi bilince dönüştürmek için, işçi sınıfı ile emekçilerin çıkarlarının sistemin yıkılmasını gerektirdiğini, güncel sorun ve taleplerle bağını kurarak, farklı araç, şiar ve yöntemlerle ısrarla anlatmalıyız. Bu mücadele, hem kitlelerin reformizm cenderesinden kurtulmalarını hızlandırmak, hem altında birleşecekleri devrim ve sosyalizm bayrağını yükseltmek açısından önem taşımaktadır. Bunu, olanakları örgütlü güç düzeyine çıkartmakla ve bu gücü eylem alanlarında eğitip sağlamlaştırmakla birleştirmek, devrime hazırlanmanın bir diğer önceliğidir.

Devrim ve sosyalizm alternatifini her koşulda gündemde tutan, bununla birlikte kitlelerin güncel taleplerini devrimci bakışla şiarlaştırmayı ihmal etmeyen tarzı güçlendirmek, yeni isyanlara hazırlık sürecini güçlendirecektir. Zira bu, öncü işçi ve emekçilerin sistemden ve uzantılarından kopuşunu hızlandıracağı gibi, devrimci sınıf alternatifi olarak partiyi sınıfın öncü bölükleri için çekim merkezi haline getirmenin koşullarını da yaratacaktır.


Üste