Logo
< Fabrika çalışmasında mesafe almadan sınıfla birleşmeyi başaramayız

Politik önderliğe dayalı çalışma tarzı üzerine


Politik önderliğe dayalı çalışma tarzı üzerine

Devrimci bir parti açısından bir dizi alanda yürütülen faaliyetin başarısı çalışma tarzıyla, yani sözkonusu olan pratiklerin hayata geçiş biçimi ile doğrudan bağlantılıdır. Bu yönüyle parti çalışmasının hangi alanını ele alırsanız alın, örneğin kadrolaşma sorununu, örneğin güçlerin eğitimi ya da devrimcileştirilmesi sorununu vb., her birisi üzerinden çalışma tarzınızın olumlu veya olumsuz sonuçlarını doğrudan gözlemleyebilirsiniz.

Dolayısıyla “sınıf eksenli partiye geçiş”, “devrimci örgüt sorunu”, “örgütsel güvenlik sorunları” gibi bir dönemdir tartıştığımız ve farklı yönleri üzerinden ortaya koyduğumuz kimi sorunları tam da bu noktadan ele alabilmeli, mevcut çalışma tarzımızla olan ilişkilerini somut bir şekilde ortaya koyabilmeliyiz.

 

Politik önderlik sorunu

Çalışma tarzı esas itibarıyla devrimci pratiğin hayata geçiş süreçleri üzerinden kendisini şekillendirir. Devrimci bir partinin pratik süreçleri parti çizgisine dayalı etkin bir politik yönlendiricilikten yoksun kaldığı sürece asla istenilen sonuçları üretemez.

Dolayısıyla verimli, hedefler doğrultusunda sonuç üreten bir çalışma tarzının oturtulabilmesi, öncelikle partide etkin ve kesintisiz bir “politik önderliğin” gerçekleşmesine sıkı sıkıya bağlıdır. Zira politik önderlik her şeyden önce toplam parti çalışmasına ve buna dayalı şekillenen pratiğe yön vermek demektir. Sorun güncele taşındığında ise pratik bir bütünlük içerisinde karşımıza çıkar.

İçerisinden geçilen dönemin tablosu, sınıf ve kitle hareketinin mevcut durumu, partinin gelişmişlik düzeyi, kitlelerle kurulan bağlar ve en nihayetinde düşmanın mevcut koşullar üzerinden geliştirdiği taktik politikalar, tüm bunlar son derece somut bir tartışmanın konusudur ve çalışma tarzına dair yürütülen tartışmanın da maddi zeminini oluşturur. Politik önderliğe dayalı bir çalışma tarzı, işte bu nesnel zemine dayalı olarak, siyasal mücadelenin o günkü ihtiyaçları üzerinden belirlenmiş araç, yöntem, politikalar vb. ile parti faaliyetinin örgütlenmesi ve yönetilmesi demektir.

“Doğru bir çalışma tarzı temelde politik önderlik sorunudur. Politik önderliği işlevli bir biçimde gerçekleştirebilecek tarzda konumlanmak demektir...” (Ekim, Sayı: 296, Kasım 2010). Burada da açıkça ifade edildiği gibi, önümüzdeki dönemde doğru ve sonuç alıcı bir çalışma tarzını oturtmak için partinin merkezi olarak “politik önderlik” misyonunu güçlü bir şekilde gerçekleştirebilmesi, bunun önünde engel olarak duran, partide politik önderlik düzeyini zayıflatan her ne varsa aşılması gerekmektedir. Elbette başta mevcut çalışma tarzımızdan kaynaklanan öznel zayıflıklar hızla geride bırakılabilinmelidir. Ancak böylelikle uzun süredir tartışageldiğimiz bir dizi sorunun çözülmesine yönelik adımlar da daha güçlü atılmaya başlanacaktır.

 

Güçlü bir politik önderlik için tüm parti örgütü sürece katılabilmelidir!

Burada kritik bir önem atfettiğimiz “politik önderliğe dayalı çalışma tarzı” sorunu ilk elden partinin merkezi önderliği üzerinden, onun sorumlulukları çerçevesinde değerlendirilebilir. Elbette MK’nın politik önderlik misyonunu gerçekleştirmesi, dahası buna uygun bir konumlanışa ve çalışma tarzına sahip olması, temel bir öneme ve önceliğe sahiptir.

Fakat sorunu toplam parti örgütünün gündemine getirmek, bu çerçevede bir kafa açıklığı yaratabilmek de bir o kadar önem taşımaktadır. Zira sözkonusu süreç toplam çalışmanın şekillendirilmesi, yeni bir tarz ve zemine kavuşturulması gibi bir hedef üzerinden ele alınmaktadır. “Politik önderliğe dayalı çalışma tarzı” kendi başına ele alındığında dahi bu amaç üzerinden bir yere oturmaktadır. Dolayısıyla tüm parti örgütlerimiz ve güçlerimiz bu sürecin bilinçli bir parçası haline getirilemezse eğer, istenilen sonuçları almak da mümkün olmayacaktır.

Özellikle çalışma tarzı üzerinden hedeflenen yeni bir sürecin örgütlenmesi partide bir bilinç açıklığıyla karşılanamadığı yerde, kafa karışıklığına dayalı sorunlar ek bir yük olarak karşımıza çıkacaktır. Böyle bir durumda pratikte faaliyet eski tarzda sürmeye devam edecek, dahası yaşanabilecek karışıklıklardan ötürü tempo düşecek, dolayısıyla yeni olan sadece sorunların mahiyeti olacaktır.

Tüm bunlar, sürecin bir kavrayış üzerinden ilerletilebilmesinin, parti örgütünün bu noktada tam bir uyum ve bütünlüğe sahip olabilmesinin önemini bir kez daha önümüze koyuyor.

 

Politik kimliği güçlü örgütler!

Etkin ve sonuç alıcı bir politik önderliğin gerçekleştirilebilmesi için politik refleksleri güçlü ve diri bir parti örgütüne sahip olmak ayrı bir önem taşımaktadır. Zira parti faaliyetinin güncel sorunları ya da gündemleri karşısında atıl bir konumda olan, politik açıdan bu sorunları önüne çekip tartışmayan, dahası bunu gerek yayınlar gerekse işleyiş çerçevesinde tüm partinin gündemine taşımayan bir parti örgütünde etkin bir politik önderlik düzeyi gerçekleştirmek de zor olacaktır. Diyebiliriz ki, saflarımızda çalışmanın sorunları karşısında yer yer yaşanabilen politik duyarsızlık ve atalet işlevsel bir çalışma tarzını şekillendirebilmenin önündeki en büyük engeldir.

Dolayısıyla öncelikle faaliyetin sorunları üzerine kafa yoran, politik yaklaşımlar ve pratik çözümler üreten, bunu günün koşulları çerçevesinde değerlendiren ve parti yayınları aracılığıyla toplam faaliyete ve çalışma tarzına yön verme bakışı ile hareket eden bir politik kimliği yukarıdan aşağıya doğru saflarımızda kökleştirebilmeliyiz. Gerçek anlamda politik önderliğe dayalı ve sonuç alıcı bir çalışma tarzını oturtmak istiyorsak bunu mutlaka gözetmeliyiz. Elbette bu kimliği en başta temel parti örgütleri şahsında gerçekleştirebilmeliyiz.

Bunun kendisi parti merkezinin politik yönlendiriciliğine ayrı bir güç katacak, gerçekten tüm partinin ileri çıkmasına zemin hazırlayacaktır. Politik önderlik sorununu biçimsel olarak sadece parti merkezinin sorumlulukları çerçevesine hapsetmek ise, politik önderlik düzeyini zayıflatmaktan başka bir sonuç yaratmayacaktır.

 

Süreçte parti yayınlarının önemi!

Etkili ve başarılı bir politik önderlik düzeyi ortaya koyabilmek açısından başta Merkez Yayın Organı’mız Ekim olmak üzere parti yayınlarının yeri, önemi ve konumu tartışmasızdır. Zira toplam parti çalışması, politik açıdan en başta ve dolaysız bir şekilde bu yayınlar üzerinden yönlendirilmekte ve dolayısıyla yönetilmektedir. İşte bu sebeple faaliyetin gücü ve etkisi ilk elden parti yayınları üzerinden kendisini ortaya koyar.

Bu açıdan, öncelikle MK olmak üzere tüm parti örgütleri MYO’yu toplam faaliyete yön ve biçim vermek doğrultusunda etkin bir şekilde değerlendirebilmek durumundadır. Parti çalışmasının güncel sorunları ve hedefleri Ekim’de etkili bir tarzda ele alınabilmeli, politik önderlik misyonu en başta Ekim üzerinden gerçekleştirilebilmelidir.

Bunun kendisi MYO’nun sadece partinin merkezi örgütü tarafından çıkarılması, dahası sadece onun bir kürsüsü haline getirilmesi olarak algılanmamalıdır. Böyle bir yaklaşım MYO olarak Ekim’in işlevini sınırlandırmak olur. Burada politik önderliğe dayalı bir çalışmanın gerçekleştirilmesi açısından parti yayınlarının, özelde MYO’nun, önemine ve işlevine yönelik bir vurgudur sözkonusu olan.

Dolayısıyla tüm parti örgütleri ve güçleri faaliyetin sorun alanlarını etkili bir şekilde parti yayınlarında işleyebilmeli, bunun kendisi özellikle MYO üzerinden dolaysız olarak yansıyabilmelidir.

 

Raporlar politik metinler olabilmelidir!

Sonuç alıcı bir çalışma tarzını oturtabilmenin bir başka önemli aracı rapor sistemidir. Zira parti çalışmasının toplamı en somut hali ile raporlar üzerinden görülebilir.

Dolayısıyla rapor sistemi güçlü bir merkezi önderlik gerçekleştirmenin de önemli bir aracıdır. Bu, örgütsel ve siyasal anlamda olduğu kadar politik önderlik açısından da böyledir. Öyle ki, sağlıklı ve işlevsel bir rapor sisteminden yoksun olan bir parti örgütü gerçek anlamda iç iktidar gücü zayıf bir örgüt olmaya mahkûm olacaktır. Çünkü böyle bir parti daha en başta faaliyette yaşanan sorunlara isabetli ve sonuç alıcı bir müdahale gücünden yoksun kalacaktır.

Burada rapor sisteminin önemi üzerine durmaktan çok çalışma tarzı üzerindeki etkilerine değinmek istiyoruz. Doğru bir çalışma tarzının oturtulabilmesi için parti çalışmasının nasıl yürüdüğü, eğitim çalışmalarından örgütsel süreçlere, güçlerin durumundan kullanılan araçlara kadar pratiğin nasıl işlediği raporlarda tüm yalınlığı ile yer alabilmelidir. Mesele dar anlamda maddi bilgileri alt alta sıralamak değildir. Elbette faaliyetin ayrıntılarına inen maddi bilgilerin tüm açıklığı ile raporlarda sunulması önemlidir. Fakat bunun en başta politik bir yaklaşımla gerçekleştirilebilmesi ayrı bir önem taşımaktadır. Bu açıdan partiye sunulan metinler politik bir içeriğe ve güce sahip olabilmeli, raporların işlevi buradan da değerlendirme konusu yapılabilmelidir.

Rapor sistemi bir başka boyutuyla, yani partinin merkezi olarak faaliyeti yönlendirmek amaçlı kullanacağı metinler üzerinden de ele alınabilmelidir. Parti, aşağıdan yukarıya doğru işlettiği rapor sistemi üzerinden elde edilen sonuçları dönüp toplam faaliyete yön verebilmek için de etkili bir şekilde değerlendirebilmelidir. Bunun için belli aralıklarla tüm partiye sunulmak üzere merkezi raporlar hazırlanılabilmeli, parti çalışmasına yön verebilmek açısından en az yayınlar ve örgütsel platformlar kadar bu metinlerden de faydalanılmalıdır. Parti merkezinin toplam faaliyete yön verebilmek amacı ile kaleme aldığı raporlar, önümüzdeki süreçte politik önderliğin gerçekleşeceği bir başka temel araç ve alan olarak değerlendirilebilmelidir.

 

Doğru bir çalışma tarzı pratikte inisiyatif ve yaratıcılık sorunudur!

Sonuç olarak parti çalışmasının toplamı politik hedef ve amaçlar ekseninde düzenlendikten, bu açıdan faaliyetin her alanında planlama yapıldıktan, yani partide politik önderlik meselesi üzerinden bir boşluk bırakmadıktan sonra, gerisi inisiyatifli ve yaratıcı bir faaliyeti hayata geçirme sorunudur.

Bu noktada tüm parti örgütleri mevcut konumları ve misyonları üzerinden sürecin etkin bir bileşeni olarak hareket edebilmeli, inisiyatifli ve yaratıcı bir parti çalışmasını oturtabilmek için var gücü ile sürece yüklenebilmelidir. Zira çalışma tarzı meselesi parti faaliyetinin her aşamasında ve her alanında somuta inildiğinde inisiyatif ve yaratıcılık sorunudur aynı zamanda.

Tüm bu açılardan karşımıza çıkan nesnel zorlukların üstesinden yaratıcı bir şekilde gelinebilmesi, tüm partinin bu yönüyle büyük bir istek, ısrar ve inisiyatifle davranabilmesi önümüzdeki dönemde partiyi gerçek bir sıçramanın eşiğine getirecektir.