Logo
< Komünist bir işçiden çağrı

Devrimci kimliği geliştirmeliyiz


Devrimci kimliği geliştirmeliyiz

 

Devrimci mücadeleyi başarıya ulaştırmada devrimci parti ve buna bağlı olarak devrimci disiplin, kararlılık ve davaya bağlılık, olmazsa olmaz koşullardır. Devrimci bir parti, işçi sınıfını burjuvaziyi devirme ve iktidarı ele geçirme mücadelesine sevk etmede hayati önem taşıyan bir araçtır. Biz komünistler böyle bir partiyi inşa etmiş ve 10. yılımıza girmiş bulunuyoruz.

Devrimci bir partide proleter devrimci kimlik temel önemde bir sorundur. Küçük-burjuva devrimciliğinin bilimsel eleştirisi üzerinden ortaya çıkan ve bugünlere gelen komünist hareket, bu soruna daha en başından özel bir önem vermiştir.

Kapitalizm kendisiyle birlikte işçi ve emekçi kitleleri de çürütüp yozlaştırmaktadır. Tarihini bilmeyen, sorgulamayan, tepki veremez hale gelmiş bir toplum yaratmak için her yol ve yöntemi denemektedir. İşte böyle bir düzen-toplum gerçekliği devrimci partilerin önüne önemli bir sorun çıkarmaktadır: Devrimci kimlik ve kişiliğin geliştirilmesi, yani kadro sorunu. Partimizin saflarına katılan güçler, içindeki yetiştikleri bu yoz ve çürümüş düzenin etkilerini şu veya bu düzeyde üzerlerinde taşımakta, bunun ürünü zaaflar ve zayıflıklar sergileyebilmektedirler. Bu anlaşılırdır ve elbette partinin ciddi bir mücadelenin konusu haline getirmesiyle ve bizzat siyasal mücadele pratiği içinde aşılabilecektir. Anlaşılır olmayan ise, belli bir düzeye gelmiş devrimcilerin bu türden zaaf ve alışkanlıkları aşmak konusundaki zayıflıkları, daha doğrusu isteksizlikleri ve tutuculuklarıdır. Böyle bir durumda sorun farklı bir boyut kazanabilmektedir. Defalarca özeleştiri verilmesine rağmen aynı hata ve zaaflar tekrarlanabilmekte, yaşanan sorunlar kişiselleştirilebilmekte, somut planlama ve görevlendirmeleri boşa çıkarabilecek davranışlar sergilenebilmektedir, vb...

Kitle hareketliliğinin durgun ve zayıf olduğu bir ortamda kadro yetiştirmek, emek ve sabır isteyen bir iştir. “Zor dönem” kavramı bir yanıyla da bunu anlatmaktadır. Kadro sorunu partimizin gelişip serpilmesinin önüne bir zorluk alanı olarak çıkmaktadır. Kitle hareketliliği içinde deneyim kazanarak pişmeyen genç devrimciler, doğal olarak sağlıklı bir gelişim süreci yaşayamamakta, kimileri giderek sorunlu hale gelmektedir. Bu tür sorunlu kimlikler, sergiledikleri olumsuz davranışlarla yer aldıkları örgütlü yapıya da zarar verebilmektedir.

Komünistler bu toplumun en ileri kesimleridir. İşçi sınıfını kazanmak ve iktidar mücadelesine sevk etmek istiyorsak, gerek politik çizgimiz, gerek pratiğimiz, gerekse tutum ve davranışlarımızla örnek olabilmeliyiz. Partimizin görev ve sorumluluğunun yanında, bir devrimci olarak teori ve pratikte kendimizi geliştirme bakışıyla hareket edebilmeli, devrimci kimliğimizi sürekli güçlendirme çabası içinde olmalıyız.

Komünist hareketten bugüne partimiz birçok kez düşmanın saldırılarının hedefi haline gelmiştir. Ancak halkçı akımların tersine biz komünistler, tüm saldırılara rağmen illegal ihtilalci örgütsel yapımızı ve faaliyetimizi kesintisiz bir şekilde sürdürdük. Çünkü biz kurulu düzene ve onun kurumlarına savaş ilan etmiş bir partiyiz. Böyle bir partinin militanları olarak örgüt güvenliği konusunda büyük bir hassasiyet ve titizlik içinde olmalıyız. Bu da devrimci kimlik sorununundan bağımsız değildir. Bu yönüyle de sürekli bir eğitimin konusu yapılabilmelidir.

Düşüncesi ile pratiği çelişmeyen, savunduğu davaya ölümüne bağlı devrimci kadrolar haline gelmek, çok yönlü bir gelişimi gerektiriyor. Düzenin üzerimizdeki etkilerinin ifadesi olan alışkanlıklarımız bazen öylesine güçlü bir biçimde bizi esir alabiliyor ki, yanlışlarımızı bilmek bir anlam ifade etmeyebiliyor. Elbette bu alışkanlıklar bir anda düzeltilemez. Ancak, devrimci olmak iddiası taşıyorsak, özeleştiri, devrimci mücadelede yaşamımızın olmazsa olmazı olmalıdır. Lenin’in belirttiği gibi, bir devrimci partinin tutarlı olup olmadığının temel ölçütü, yaptığı hata ve zaaflara karşı aldığı tutumdur, özeleştirel yaklaşımıdır. Eksikliklerimizi ve zaaflarımızı ancak bu yöntemi etkin bir şekilde kullanarak aşabiliriz.

Z. Çelik