Logo

Açık çalışma ve iç illegalite


Açık çalışma ve iç illegalite

Siyasal ve örgütsel çalışmamızın temel ve öncelikli sorunları üzerinden toplanan II. Parti Kongresi ile partimiz yeni bir döneme adım atmış bulunuyor. Yeni bir dönem, yeni hedeflerin, yeni görev ve sorumluluk alanlarının genişlemesi ve büyümesi anlamına gelmektedir. Önümüzdeki süreçte, partiyi büyütmenin ve güçlendirmenin çok yönlü sorunlarıyla karşı karşıya bulunuyoruz.

“Yeni bir dönem” tanımlanması elbette mevcut sorunlarımızın kendiliğinden geride kaldığı anlamına gelmiyor. Yeni dönemde parti yaşamının sorunlarına, zaaflarına ve zayıflık alanlarına karşı çok yönlü, sistemli ve sürekli bir iç mücadelenin yürütülmesi hayati bir önem taşımaktadır. Yeni bir dönemi kazanmak aynı zamanda bu mücadelenin başarısı koşullarında mümkün olacaktır. Bunun yolu ise parti yaşamımızı zora sokan, zaafa uğratan tutum ve davranışlardan kaçınmak, ilke ve kurallara dayalı disiplinli bir devrimci iç yaşamı örgütlemekten geçmektedir.

Bugünün Türkiye’sinde devrimci siyasal mücadele sürekli tahkim edilen terör rejimi koşullarında yürütülmektedir. Siyasi polis, MİT vb. kurumları ile devletin tüm baskı ve zor aygıtları devrimci siyasal faaliyeti tasfiye etmeyi, sık sık vurduğu darbelerle güçten düşürmeyi, sürekli bir savunma pozisyonuna iterek rahat çalışamaz koşullar içerisine sokmayı hedeflemektedir. Sermaye devletinin terör aygıtları devrimci siyasal faaliyeti dar bir alana hapsetmeyi, işçi ve emekçilerden soyutlayıp tecrit ederek tasfiye etmeyi amaçlamaktadır. Bu politikaları boşa çıkarmanın temel yönlerinden biri de, ilkelere dayanan kurallı ve disiplinli bir devrimci iç yaşamı oturtmaktan geçiyor.

Devrimci siyasal mücadelede süreklilik büyük bir önem taşımaktadır. Siyasal mücadelenin ve faaliyetin sürekliliğinin temel koşullu ise, illegal temellere dayalı ve bunun gereklerine uygun bir örgütsel yaşamını varlığıdır. Devrimci iktidar perspektifinin ciddiyeti, örgütsel yaşamın ilkelere dayalı kurallı ve disiplinli bir zeminde hayat bulmasını zorunlu kılar. Bu alandaki her zayıflık ve zaafiyet, devrimci iktidar perspektifinin ciddiyetini tartışmalı hale getirir.

Partimizin iç süreçlerinden kaynaklı “zorunlu” bazı durumların karşımıza çıkardığı bir takım sorunlarla bugün de yüzyüze bulunuyoruz. Ancak bu sorunlar sürecin önümüze çıkardığı geçici “yan sonuçlar” olarak görülmelidir. Bu sorunların kendini ürettiği zeminler ortadan kaldırılmadan, “yan sonuçlar”ın da geride bırakılması mümkün olmayacaktır. Bunun için sistemli ve sürekli bir iç eğitim ve mücadelenin zorunlu olduğu gerçeği bilince çıkarılmalı, zaaf ve yetersizliklere karşı sistemli ve sürekli bir mücadele yürütülmelidir.

Açıktır ki, bugün işaret ettiğimiz sorunların kendini ürettiği nesnel bir zemin vardır. Bu zemin genel bir nitelik taşımakla birlikte, özellikle açık siyasal faaliyetin yürütüldüğü alanlarda kendini daha belirgin bir tarzda gösterebilmektedir.

Partimiz devrimci siyasal yaşama adım attığı günden itibaren örgütsel güvenlik sorununu “maddi açıdan bir varlık yokluk sorunu” olarak tanımladı. İllegalite ve gizlilik kurallarını ciddiye almayı, davayı ve Partiyi ciddiye almanın temel önemde bir ölçütü olarak değerlendirdi. Bunu aynı zamanda devrimci bir partinin “iç illegalite” sorunu üzerinden de tanımladı. Davasını ve partisini ciddiye alan her komünist için, devrimci siyasal yaşamın geleceğini ve sürekliliğini güvence altına altına almada hayati bir yere ve öneme sahip olan iç illegalite sorunu, bunun gereği olan ilke ve kurallara uygun bir örgütsel yaşama tam uyum, vazgeçilmez bir ilke olmalıdır. Bunun bilinciyle hareket etmek, bunun zorunlu kıldığı tutum ve davranışları gündelik yaşamda ve devrimci siyasal faaliyetin her anında gözetmek ve göstermek, bunu bir yaşam ve davranış biçimi haline getirmek her örgütlü komünistin vazgeçilmez görevidir. Bu alanda ortaya çıkan zaaf ve zayıflıkları yeterince önemsemeyen, bu açıdan sorunlu bir pratik sergileyen her komünist kadro, niyetinden bağımsız olarak davaya ve partiye ciddi zarar veriyor demektir.

İç illegalitenin kavranışı noktasında özellikle açık siyasal çalışma içindeki kadrolarda bir zayıflık sözkonusudur. Açık örgütsel bilince sahip bir komünist için ilkelere dayalı kurallı ve disiplinli bir yaşam, sadece illegal faaliyet alanında ve bu alanın kadrolarınca uyulması gereken bir “zorunlu durum” olarak görülemez. Böyle bir algılama devrimci örgüt yaşamı konusunda bir bilinç çarpıklığının ifadesi olabilir ancak. Devrimci siyasal yaşam ve faaliyet bir bütündür. Bir komünist, hiçbir biçimde konumlandığı alana bakmadan ve faaliyet yürüttüğü zemine göre davranma “rahat”lığına girmeden, bu bütünsel kimliğe göre düşünmeli ve davranmalı, devrimci görev ve sorumluluklarına buradan bakabilmelidir.

Bugün açık çalışmada, bir ölçüde bu çalışma alanının kendi doğasından gelen, bunun şekillendirdiği tek yanlı kimliklerle karşı karşıyayız. Bu tek yanlı ve haliyle eksikli şekillenmeyi koşullayan bir “nesnel” zemin var kuşkusuz. Bu nesnel zemin kendiliğinden bir biçimde kendi sonuçlarını da yaratmaktadır. Ancak bu hiç de durumun “nesnellik” üzerinden meşru görülmesi anlamına gelmemektedir. Tüm sorun buna karşı bilinçli bir biçimde davranabilmek, bu tür etki ve sonuçlara karşı bilinçli bir tutumla mücadele içinde olabilmek, bunun devrimci kişilikte yaratabileceği bozucu etkilere bilinçli bir biçimde direnebilmektir.

Hiçbir biçimde bu alanda yaşanan sorunlarını üzerinden atlanmamalıdır. Zira bu alanda birikmiş sorunların geride bırakılması çabasının başarısı, geleceğimizin ve dolayısıyla sürekliliğimizin de temel güvencelerinden biri olacaktır.

***

“Kurallı bir yaşamı ve iç illegalitesi olmayan bir örgüt (ki iç illegalitesi olmayan bir örgütün genel bir illegalitesi de olmaz) kendi içinde gizliliği ve kuralları uygulamayan bir örgüt, bunu düşmanına karşı da uygulayamaz.”

Bu tanımlama üzerinden bakıldığında, açık siyasal çalışma alanının, bu açıdan ciddi bazı sorunlarla karşı karşıya bulunduğunu ifade etmek gerekir. Bu alanda “İç illegalitenin titizliği”ni yeterince gözeten bilinçli bir tutum, bunu tamamlayan bir davranış çizgisi, yazık ki henüz yerleşmiş ve oturmuş değil. Kimi yoldaşlarımız bu sorunun taşıdığı kritik önemin henüz farkında bile değiller. Yıllara varan devrimci bir çalışma ve pratiğin içerisinde olunduğu halde, bu sorunun taşıdığı çok kritik önem yeterince kavranamayabiliyor. Dolayısıyla, bu konuda bir bilinç açıklığına dayalı bir davranış çizgisinin sürekli olarak korunması ve sağlamlaştırılması ihtiyacı tüm yakıcılığı ve önemi ile ortada duruyor.

Bugün geçmişe göre örgütsel bir genişleme içinde olsak bile henüz oldukça “dar bir örgüt” olduğumuz gerçeği yine de unutulmamalıdır. Sınıf ve emekçi kitlelerle birleşmenin hala da çözülmesi gereken bir sorun olarak önümüzde durduğu bugünkü koşullarda, bu zayıflık daha da önem kazanmaktadır. Bu “darlık” yer yer kaçınılmaz bir biçimde bir iç içeliğe yol açabiliyor. Açık çalışmanın zorunlu olarak biraraya gelmeyi gerektirdiği durumlarda, çalışmayı ve ilişkileri deşifre eden zeminler kolayca ortaya çıkabiliyor. Böyle ortamlar örgütsel sorunların rastgele tartışıldığı, ilişkilerin gelişi güzel kurulduğu, yatay ilişkilerin geliştirildiği, bir dizi sorunun oluorta tartışıldığı bir zemine dönüşebiliyor. Bu tablo hiçbir biçimde kabul edileme, bir nebze olsun hoş görülemez.

İç illegalite çerçevesinde gerekli olmayanı öğrenmemek gibi bir zihniyeti, bir kültürü, bir davranış tarzını kesin olarak oturtmak, iç illegalite bilincini ve bakışını sağlam bir biçimde yerleştirmek zorundayız. Kendi meşru platformunda dile getirilip açıklanmayan hiçbir düşünce ve davranışı meşru kabul edilmemelidir. Birim ve kolektiflerde tartışılması gereken sorunların farklı zeminlerde tartışılması ve gündeme getirilmesinin, iç illegaletinin kesin bir biçimde ihlali anlamına geldiği, iç yaşamımızı bozduğu ve partinin güvenliğini zaafa uğrattığı bilinmelidir.

Tüm güçlerimiz, partimizin yeni bir döneme adım attığı bugünlerde, küçük-burjuva bir kimlik ve zihniyetin ifadesi olan çevrecilik, ahbapçavuşluk vb. türden ilişkilerin iç illegalitiyi tahrip ettiğini, bu davranışların partinin siyasi polisi karşı mücadelesini zaafa uğrattığını ve devrimci iç yaşamımızı bozucu bir rol oynadığını ve dolayısıyla partimizi düşmanın saldırısına açık hale getirebileceğini asla akıldan çıkarmamalıyız.

Bugün örgütsel yaşamımızda iç illegalitenin ihlali anlamına gelecek onlarca somut örnek vermek mümkündür, fakat bunları burada ifade etmenin bir anlamı yoktur. Bu örnekler kendi yaşam ve faaliyet alanlarımızda her gün döne döne yaşanmaktadır. Önemli olan ihtilalci bir partinin kadro ve militanları olarak, partimizin devrimci iddiasını ve konumunu tartışmalı bir zemine sürükleme riski taşıyan böyle tutum ve davranışlardan kaçınabilmektir. Her yoldaşımız kendi pratiğine ve duruşuna bu gözle bakabilmelidir. Bu açıdan ortaya konulacak özeleştirel her tutum ve davranış hem bir bütün olarak partimizi ve hem de bunu yapan her yoldaşımızı geliştirip güçlendirecektir. Kendi zaaf ve zayıflıklarına karşı savaşmasını bilmeyenler, düşmanına karşı savaşma gücü ve iradesini de asla gösteremezler. Bu gerçeğin bilincinde olmak ve buna göre davranmak, her ciddi komünistin ihmal edilemez görev ve sorumluluğudur.

Zorlu bir dönemden geçiyoruz. “Zor dönem devrimcileri” olarak iddiamızı ve misyonumuzu ciddiye almak, her şeyden önce düşmanımızı ciddiye almayı gerektirir. Bu alanda sergilenecek her zayıflığın partimizin geleceğini ve sürekliliğini tehlikeye sokacağı gerçeğini hiçbir biçimde akıldan çıkarmamalıyız.


(Ekim, Sayı: 249, Aralık 2007)